Paylaş
OKUR MEKTUPLARI
Bilinçli yaşama
Daha önceki bir yazımda, her insanın bünyesinin diğerinden farklı yaratıldığını belirtmiştim. Böyle olunca, kendi bünyesini iyi tanıyıp yaşantısını buna göre düzenleyenlerin daha sağlıklı kalmaları mümkün olabilir.
İnsan denilen yaratık, gerçekten çok mükemmel yaratılmıştır. Kendini koruma ve onarma mekanizması mevcuttur. Ancak bunun da sınırları olduğu unutulmamalıdır. Sınırlar aşılmadığı taktirde, en zararlı maddeler bile bünye tarafından zararsız hale getirilebilir. Ne var ki, bu sınırları önceden bilmek pek mümkün olamıyor. Örneğin bazı insanlar için yağlı gıdalar için sınır çok düşükken diğerleri için daha yüksektir. Kalıtımla iletilen özelliklere bağlı olan bu sınırlar nedeniyle, bazı insanlar çok fazla yağ yemedikleri halde, kanlarında kolesterol gibi yağ ürünleri daha yüksek çıkarken, başkaları aşırı oranda yağlı yedikleri halde, kandaki kolesterol düzeyleri normal olarak bulunmaktadır. Dolayısıyla, kolesterolü düşük olanların damar sertliği riski daha az olmaktadır.
O halde, ne yapmalı? Bunun başlıca iki yolu var. Ya, daha çocukluktan itibaren, belirli aralıklarla genel sağlık kontrolleri yaptırarak bünyeyi iyi tanımalı ve önlemleri buna göre almalı, ya da en kötü bünyenin olabileceğini varsayarak baştan itibaren ölçülü yaşamayı bir kural haline getirmeli.
Bu seçenekler karşısında, ’iki günlük hayatta, bu kadar kısıtlamaya değer mi?’ şeklindeki itirazları duyar gibi oluyorum. Benim de buna karşı cevabım, bu önlemleri almazsanız hayatınız gerçekten iki günlük olur, şeklindedir.
Kaliteli bir hayat
Son yıllarda, uzun bir ömür yerine, kaliteli bir hayat kavramı daha sık konuşulmaya başlandı. Bazıları bunu,’istediğim her şeyi yapayım, sigaramı, içkimi, istediğim gibi içeyim, her istediği yiyeyim, ömrüm kısa da olsa dert değil’ şeklinde yorumluyorlar. Ancak dikkatten kaçan bir husus, sağlıklı yaşama kavramıdır.’Şimdi sigarayı bırakmayayım da isterse ömrüm birkaç yıl kısalsın’ diyen bir çok kişi, ciğerleri tahrip olup, nefes alabilmek için büyük mücadeleler verirken, ’Tanrım, niye canımı almıyorsun’ diye yakarmaktadır. Benzer durumda, beslenmesine dikkat etmeyen birçok kişi, beyin damarları tıkandığı için, felçli bir şekilde, yataklarda, yemesi, içmesi, tuvalet gereksinmeleri için başkalarına muhtaç halde yıllar geçirmektedir.
Biz, kaliteli hayat derken, sağlıklı, başkasına muhtaç kalmamış, bilinci yerinde bir hayatı anlıyoruz. Tüm çabamız bunun önemini ve ulaşma yollarını herkese anlatabilmek.
Lütfen kendinize dikkat edin.
Saçı kısa kestirmek dökülmeyi önlemez
Ayşe BOZOK/RİZE
Saçlar, kafa derisinde yer alan kıl keselerinde üretilir. Dipten uzarlar, yani kıl kesesi devamlı olarak saç üretir. Bir saç telinin ortalama yaşam süresi 3-4 yıl kadardır. Bu süreyi dolduran saçın uzaması durur, dipten yani kıl kesesinin içinden yeni saçın oluşmasıyla bu saç itilir ve düşer. Her gün 40-50 adet saç telinin düşmesi doğaldır. Mevsimsel değişimlere ve diğer bazı faktörlere bağlı olarak dökülmenin günde 100 taneye kadar artması da doğaldır. Saçınızı kestirmenin dökülme üzerinde etkisi yok. Saçınız yine aynı tempo ile yenilenir yani aynı sayıda saç dökülür ancak kısa olduğu için o kadar dikkat çekmez.
FAKS: (0 212) 677 01 39
E-MAİL: gtezmen@hurriyet.com.tr
Mektup adresi: Dr.Gündüz Tezmen, Hürriyet Gazetesi Medya Towers Güneşli 34544-İstanbul
Paylaş