Paylaş
Danışan: Çoğu şişman bunu açık açık söyleyemiyor ama bence şişman olup da mutlu olabilmek mümkün değil. En azından, ben değilim.
Çünkü kimse kilolu ve çirkin olmak istemez. Herkes zayıf, güzel ve çekici olmak, beğenilmek ister. Kilosu ile değil, güzelliği, zarifliği ile dikkat çekmek ister. Benim gibi aşırı kilosu olan insanlar, zayıf kalmayı beceremeyen zavallı, güçsüz, başarısız insanlardır.
Dr. Başak: İnsanların kilolu olanlar hakkında böyle düşündüğüne mi inanıyorsunuz?
Danışan: Evet, ben de kendim için böyle düşünüyorum. Zayıf kalmayı beceremiyorum, iradesiz ve güçsüzüm. Bunun sonucunda da şişman ve çirkinim.
Dr. Başak: Kilonuzla ilgili kendinize epey kötü şeyler söylüyorsunuz.
Danışan: Fazlasını hak ediyorum. Ama kendime ne söylersem söyleyeyim bir işe yaramıyor gördüğünüz gibi. Şu sıralar kilom tavan yaptı, utanarak söylüyorum, 95 kilo oldum.
Üç yıl önce 60 kiloydum. Anlatırken ben de inanamıyorum, nasıl bu hale geldim bilmiyorum ama kendimden nefret ediyorum. Aynaya bakamıyorum. İnsanlarla karşılaşmak, buluşmak istemiyorum. Görüntümden utanıyorum. Ne giyecek kıyafet bulabiliyorum ne eskisi gibi rahat hareket edebiliyorum. Zaten artık içimden hiçbir şey yapmak gelmiyor.
AÇ OLMASAM BİLE YEMEK RAHATLATIYOR
Dr. Başak: Kendinizi böyle acımazsızca eleştirdikten, sürekli olarak kendinize güçsüz, çirkin, başarısız olduğunuzu söyledikten sonra, doğal olarak kendinizi kötü hissediyorsunuz ve içinizden hiçbir şey yapmak gelmiyor. İnsan kendini çaresiz, mutsuz hissettiğinde, yaşadığı bu olumsuz duygularla baş edebilmek ve daha iyi hissedebilmek için bazen önüne geleni yer. Siz de böyle yapıyor musunuz?
Danışan: Evet, mutlu olacak pek bir şeyim kalmadı. Çok çalışıyorum, çok yoruluyorum. Sevdiğim bir şeyler yiyince mutlu oluyorum. Özellikle tatlıya dayanamıyorum.
Bazen işten eve bitkin bir şekilde dönerken bir bakkala uğrayıp çikolata çeşitlerinden gözüme ne kestirirsem alıyorum, eve gelene kadar öyle hızlı yiyorum ki kaç tane yediğimi bile saymıyorum. Yerken kendimi müthiş iyi hissediyorum. Ama sonrası yine bir pişmanlık, kendini suçlama, aşağılama. Bazen kızgın olunca, stresli olunca da yiyorum. Aç olup olmamam o an önemli değil, önüme ne çıkarsa yiyorum. Sanki o an yaşadığım kızgınlığımı, hayal kırıklığımı yiyerek azaltıyorum. Gece yalnız başıma düşüncelerle boğuşurken de yemek rahatlatıyor.
Dr. Başak: Sizin gibi kilo problemi yaşayan birçok kişi, sadece acıkınca değil, birçok duygu ile -ki bu çoğunlukla olumsuz duygular olur- baş etmek için de yer. Buna ‘duygusal yeme’ ya da ‘duygusal açlık’ adı veriliyor. Aç olmadan yemek ile acıkınca yemek arasında önemli bir fark var ve çoğumuz bunu farkında bile değiliz. Sadece acıkınca yiyen insanlar genellikle kilolarını daha kolay koruyabilirler.
Danışan: İkisinin arasında fark olduğunu fark etmedim. Bana hep açmışım gibi geliyor.
Dr. Başak: Kilo kontrolünü başarabilmek için ikisinin arasındaki farkı gözlemeniz, her yediğinizde neden yediğinizi bilinçli bir şekilde takip etmeniz, ne zaman fiziksel açlık ne zaman duygusal açlık sonucu yediğinizi ayırt etmeniz gerek.
YEME İSTEĞİ, İŞTAHLA DEĞİL DUYGUSAL AÇLIKLA ALAKALI
Danışan: Bazı kadınlar ne kadar şanslı, mutsuz olunca iştahları gider. Keşke benim de öyle olsaydı.
Dr. Başak: Evet, olumsuz duygular insanları değişik şekillerde etkiliyor. Çok zayıf insanlar da aslında mutsuz veya stresli olunca yiyememekten, çok zayıf olmaktan şikayetçi. Onlar da kilo almaya çalışıyor, çünkü aşırı kilo nasıl sağlıksızsa aşırı zayıflık da sağlıksız.
Danışan: Olabilir ama bazı inceler var ki, ne yerlerse yesinler incecikler. Onlar doğuştan şanslı.
Dr. Başak: Biliyor musunuz, ince insanlar yediklerine hiç ummadığınız kadar dikkat ederler. Yemek seçimlerinde her zaman dikkatli ve seçicidirler. Kendilerini sürekli kontrol ederler, gereksiz buldukları gıdaları sadece canları istedi diye yemezler. En önemlisi acıkmadan kesinlikle yemezler. Zayıf bir insanın önüne iki tabak tatlı koyun, bakalım ne yapacak.
Danışan: Zayıf insanların belki iştahı yoktur. Benim iştahım her zaman çok açık. Önüme iki tabak tatlı koysalar anında silip süpürürüm, hatta daha fazlasını da canım isteyebilir duruma göre.
Dr. Başak: Bu sadece iştahla alakalı değil. Biraz önce de söylediğim gibi duygusal açlığı kontrol edebilmek ile alakalı. Çoğu zayıf insan, önüne bir tabak tatlı koyduğunuzda sadece tadına bakıp bırakır veya hiç ağzına koymaz bile.
Demek istediğim şu; zayıflık öyle sandığınız gibi kendi kendine oluşan, şanslı bir durum değil. Ciddi çaba gösteriliyor ve bu çok da kolay değil. Aslında hiç fark etmeseniz bile çoğu kadın kilosuyla sürekli bir mücadele içinde ve zayıf kalabilmek için her gün bir şeyler yapıyor.
YEMEK, İYİ DUYGULARLA EŞİTLENİYOR
Danışan: Ben üç gün deniyorum, sonra pes ediyorum. Çünkü sizin de anlattığınız gibi, çoğunlukla yiyerek rahatlıyorum. Bunun önüne nasıl geçebilirim?
Dr. Başak: Yiyerek rahatlamak yerine yemeden rahatlayabilseydiniz suçluluk ve mutsuzluk da yaşamayacaktınız. Bu nedenle önce açlık ile duygusal yeme arasındaki farkı anlamak için dikkatinizi birkaç gün “ne zamanlar yediğinize” verin. Eliniz bir yiyeceğe her gittiğinde kendinize sorun: “Aç mıyım, yoksa iyi hissetmek için mi yiyorum?”
Danışan: Rahatlamak için yerken içimden bir ses “Bu kadar sıkıntıya değmez, ye gitsin, senin de mutlu olmaya ihtiyacın var” diyor ve epey baskın çıkıyor.
Dr. Başak: İçinizdeki o baskın sesi nasıl ikna edebilirsiniz?
Danışan: Şişmanlığın beni ne kadar mutsuz ettiğini hatırlatabilirim.
Dr. Başak: Bunu daha önce denediniz ve işe yaramadığını gördünüz. Bu nedenle başka bir yöntem kullanmalısınız. Kendinizi kötü hissettiğinizde bir şeyler yemek yerine ne yaparsanız iyi hissedersiniz onu keşfetmeye çalışın.
Danışan: Uyumak, deniz kenarında yürümek, kedimle oynamak, film seyretmek, müzik dinlemek, sevdiğim biriyle sohbet etmek...
Dr. Başak: Bu listeyi şu anda aklınıza gelmeyen daha birçok şeyle zenginleştirebilirsiniz. Kendinizi kötü hissettiğinizde elinizin altında bu liste olursa, bunlardan birini yapmayı dener misiniz?
Danışan: Denerim ama alışkanlık olarak önce mutfağa gitme isteği duyabilirim.
Dr. Başak: Haklısınız, alışkanlıklardan vazgeçmek çok kolay değil. Üstelik bu, çoğumuz için doğduğumuzdan beri süregelen bir durum. Çocuklara korktuğunda, üzüldüğünde dikkatini dağıtmak, sakinleştirmek için şeker, çikolata veriliyor. İyi bir şey yapıyor, ödül için ‘güzel bir yiyecek’ alınıyor. Anneler sevgilerini göstermek için özel yemekler yapıp çocuklarını besliyor. Güzel bir olay oluyor, kutlamak için hep beraber yemek yeniyor. Dolayısıyla yemek yemek bir süre sonra iyi duygularla eşitleniyor. Listenizi elinizin altında tutun. Kendinizi iyi hissedecek alternatif aktiviteleri yemek yerine koyabildiğinizde ve sadece acıkınca yemeye kendinizi ikna edebildiğinizde, duygusal yemenizi ne kadar kolay kontrol altına alabildiğinizi göreceksiniz.
Paylaş