Paylaş
Ama içimizden gelen olumsuz seslerin bizi korumak için gerçekleri söylediğine inanıyoruz. Oysa o seslerin de doğruluğunu test etmek gerek. Çünkü o sesler de aynı şekilde sizi mutsuz hissettiriyor.
Danışan: Bazen kendimi çok değersiz ve güçsüz hissediyorum. Fark ettim ki, başkalarını gözümde çok büyütüp, kendimi hiçbir şeyi doğru yapamayan, yeteneksiz, başarısız biri gibi görüyorum. Özellikle de benden daha başarılı, fit, havalı tiplerin yanında...
- Dr. Başak: Öyle tiplerin yanındayken, aklınızdan neler geçiyor?
Danışan: “Hiçbir zaman onun gibi başarılı olamayacaksın”, “Ne kadar şişkosun, bir türlü boğazını tutamıyorsun”, “Kıyafetlerin de çok çirkin”, “Çok sıkıcısın, insanlar seni ne yapsın” gibi şeyler...
- Dr. Başak: “Yalan Dünya” dizisini seyrediyor musunuz?
Danışan: Evet.
- Dr. Başak: Öyleyse oradaki Vasfiye Teyze’yi tanıyorsunuzdur. Etrafındakileri sürekli eleştiren, küçümseyen, acıyan, başarısızlıklarını sinsice yüzüne vuran bir kadın. Dizinin senaristi Gülse Birsel, onu “enerji vampiri” olarak tanımlıyor. Çünkü o kadar kötümser ve eleştirel bir konuşma tarzı var ki, kimle konuşsa motivasyonunu tüketiyor, kendine güvenini yerle bir ediyor.
Danışan: Annemin de böyle bir komşusu var. Tam bir felaket tellalı! Zavallı annemin beynini yiyip duruyor, onu etki altında bırakıyor. “Çocukların da hiç arayıp sormuyorlar, ne yapsınlar yazık, çok çalışıyorlar” diyormuş örneğin. Annem onunla ne zaman konuşsa telefona sarılıp beni arar ve sitem eder. “Ölsek haberiniz olmayacak, insan annesini hiç aramaz mı? der. Öyle acayip kadın ki, iyi bir şey söylüyor sanıyorsun fakat aslında canını acıtıyor. Beni ne zaman görse, “Eşin çok başarılı maşallah, aman dikkat et, kadınlar yalnız bırakmaz onu” deyip sinirlerimi bozuyor mesela. Gerçekten enerjimi alıyor.
- Dr. Başak: Komşunun olumsuz konuşmalarının sizi ne kadar etkilediğini farkındasınız. Peki, içinizdeki olumsuz konuşmaların farkında mısınız?
Danışan: Farkındayım ama nedense içimdeki seslere daha fazla inanasım geliyor.
OLUMSUZ İÇ SESTEN KURTULABİLİRSİNİZ
- Dr. Başak: Çoğumuz, başkalarının söylediklerinin doğruluğunu test edip, inanmamayı becerebiliyoruz. Kötü niyetli olduğunu düşünüp, üstünde durmuyoruz. Ama içimizden gelen bu olumsuz seslerin bizim iyiliğimizi düşündüğüne, bizi korumak için gerçekleri söylediğine inanıyoruz. Oysa o seslerin de doğruluğunu test etmek gerek. Çünkü o sesler de aynı şekilde sizi mutsuz, değersiz ve yetersiz hissettiriyor. Bu seslerin birçok ortak özellikleri vardır. Bunlarla baş edebilmek için bu özellikleri farkına varmak faydalı olur:
1- İç konuşmalar genellikle o kadar otomatik, çabuk ve sinsidir ki, ancak kendinizi kötü hissettiğinizde farkına varırsınız. Çoğunlukla kendi kendinize ne söylediğinizin farkına bile varmadan içinizde bir burukluk, sıkıntı, öfke gibi olumsuz duygular hissedersiniz.
2- Kendinizle ilgili olumsuz düşünceler kendinize öfkelenmenize neden olurken, başkalarıyla ilgili olanlar da onlara öfkelenmenize yol açar. Bunlar genellikle şu şekildedir: “Seni çok kıskanıyor”, “Seni kullanıyor”...
3- İç seslerin kaygılı türleri vardır. Bunlar aslında çok irrasyoneldir ama gerçek gibi gözükürler. Sizi korumayı hedefler gibi gözüktüğü için sizi çok kolay kandırır. Her zaman başınıza gelebilecek en kötü senaryodan bahseder. Oysa aslında sadece hikaye yazar. Korkunç hikayeler, trajik görüntüler, felaketlerle sizi korkutmayı becerir. O kadar gerçek gibi gözükür ki fiziksel şikayetler yaşamanıza, kalbinizin çarpmasına, ellerinizin terlemesine neden olur.
4- Olumsuz iç konuşma sadece kötü bir alışkanlıktır ve sonradan öğrenilmiştir. İnsan doğuştan kendini eleştirmeyi öğrenmez. Dolayısıyla, sigara içmek gibi kötü bir alışkanlıktan nasıl kurtulabilirseniz, olumsuz düşünme alışkanlığından da kurtulabilirsiniz.
5- Bir türü de eleştirel olandır. Bunun görevi sizi sürekli olarak değerlendirmek ve yargılamaktır. Her fırsatta eksikliklerinizi, hatalarınızı ortaya çıkarır. Annenizin, babanızın veya geçmişte sizi eleştirileriyle yaralamış başka bir otoriter kişinin sesine benzer. Hiçbir şeyi beğenmez, yaptığınız hiçbir şey yeterli değildir. Kullandığı kelimeler fazlasıyla kırıcıdır ve başkalarından hiçbir zaman duymadığınız kadar da ağırdır; “Ne kadar aptalsın”, “Çok beceriksizsin”, “İğrenç görünüyorsun”...
DAHA İNCE, DAHA ZENGİN, DAHA...
6- Kendinize acımanıza neden olur. Çaresiz ve zavallı olduğunuza sizi inandırır. Ne yaparsanız yapın istediğiniz hayatı yaşayamayacağınızı, mutlu olamayacağınızı, kimsenin sizi anlamadığını, hakkınızın yendiğini vs. anlatıp durur. Böyle konuştukça şevkinizi kırar, gücünüzü azaltır, umudunuzu yitirmenize neden olur ve hayatınızın hiçbir zaman düzelmeyeceğine inandırır.
7- Her şeyin mükemmel olması gerektiğine inandırır. Eleştirel sesin en yakın arkadaşıdır. Tek farkı, amacı eleştirel ses gibi sizi aşağıya çekmek değil, daha da fazla uğraşmanıza neden olmaktır. Ne yaparsanız yapın “yeteri kadar iyi” olmadığınıza inandırır. Daha çalışkan, daha akıllı, daha zengin, daha ince, daha güzel, daha eğlenceli, daha becerikli olmanız için sürekli konuşur. Her şeyin en iyisine sahip olmanızı ister. Hatalarınızı veya eksikliklerinizi hoş göremez. Değerinizi dış dünyanın nimetleriyle ölçer; iş başarısı, para, statü gibi.
8-Olayları aşırı abartılı bir dille anlatır: “Patronum benden nefret ediyor”, “Giydiğim hiçbir şey bana yakışmıyor”, “Kimse beni sevmiyor”... Oysa bu cümlelerin yüzde 100 doğru olma olasılığı yoktur. Sizi sevenleri görmenizi, yakışan kıyafetlerinizin de olduğunu fark etmenize engel olur.
9- Aşırı genellemeler yaparlar. Bir hata yaptığınızda, biriyle aranız bozulduğunda, bunun her zaman devam edeceğine, değişmeyecek bir kader olduğuna inandırırlar. Örneğin “Bugün hiç ders çalışmadın, tembelin tekisin, senden adam olmaz”... Böyle bir genelleme, yarının yeni bir gün olduğunu, çalışmak için yeni bir fırsatınızın olduğunu fark etmenizi engeller.
10- Sadece olumsuzlara odaklanır, hayatınızda olumlu olan her şeyi yok sayar.
3 ADIMDA ONU SUSTURUN
Dr. Başak: İçimizdeki olumsuz seslerle 3 adımda baş etmenin yöntemlerini öğrenebilirsiniz. Bu seslerin otomatik olarak, siz hiç farkına bile varmadan, sinsice ortaya çıktığından bahsetmiştim. O nedenle, ilk adım; bu sesleri duymaya odaklanın. Aklınızdan geçtikçe yazmak, iyi bir yöntem olabilir. Bir süre sonra, gün içinde yaşadığımız huzursuzluk, mutsuzluk gibi duyguların kaynağının farkına varmaya başlarsınız.
İkinci adım; onların doğruluğunu test etmek olacak. Şimdi olumsuz düşüncelerinizden bir tanesini seçip beraber test edelim. Seansın başında “Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum” demiştiniz. Sizce bu cümle, iç konuşmaların hangi özelliklerini barındırıyor.
Danışan: Abartıyor olabilirim, kendime acımama neden oluyor, ayrıca, her şeyin mükemmel olması gerektiği varsayımından yola çıkıyor.
-Dr. Başak: Şimdi son adım... “Hiçbir şeyi doğru yapamıyorum” yerine daha gerçekçi bir cümle söylemek isteseydiniz bu ne olurdu?
Danışan: Benim de doğru yaptığım şeyler vardır.
- Dr. Başak: Böyle düşünürseniz nasıl hissederdiniz?
Danışan: Sakin ve güvenli.
- Dr. Başak: Çünkü Vasfiye Teyze gibi sadece kötü haber veren sesi dinlemek yerine, daha gerçekçi olan mantıklı sesi dinlediniz.
Paylaş