Evlilik hazırlıkları ve stres

Kaygılı insanlar sürekli geleceğe ait senaryolar yazarlar. İşin kötüsü bu senaryoların içeriği genellikle olumsuzdur. “Şimdi”de böyle bir tehlike olmasa bile senaryolar o kadar inandırıcı ve korkutucudur ki, bu düşüncelerin ardından stres, gerginlik, korku, kaygı, tedirginlik yaşamak doğaldır. Amaç “şimdi”de kalarak bedeninize bir tehlike bulunmadığını hatırlatmak olmalıdır.

Haberin Devamı

Danışan: Önümüzdeki hafta düğünümüz var ve ben stresten ne uyuyabiliyorum ne de yemek yiyebiliyorum. Daha da kötüsü sürekli herkesle kavga ediyorum. Çok gerginim.
En sonunda annem “Belki de evlenmek istemiyorsun” deyince size gelmeye karar verdim, çünkü aklımdan hiç böyle bir şey geçmemişti. Acaba dışarıya böyle bir imaj mı veriyorum? Annemin bu sözü beni çok üzdü.

* Dr. Başak: Ne zamandır bu yoğunlukta stres yaşıyorsunuz?
Danışan: Son bir aydır. Düğün tarihi yaklaştıkça stresim arttı.

* Dr. Başak: Öncesinde nasıldınız? Başkalarıyla ilişkilerinizde, işyerinde bu yoğunlukta stres yaşar mıydınız?

Danışan: Genellikle biraz kaygılı ve aceleci bir insanımdır. Bir şeyi yanlış yapmaktan, uyarılmaktan, gecikmekten çok korkarım. Her şey tam zamanında ve doğru olsun isterim.
Yani işyerinde de bazen böyle stres yaşadığım zamanlar oluyor ama bu kadar yoğun değil galiba.

* Dr. Başak: Sizce şimdiki stresiniz neden daha yoğun?

Danışan: Çünkü yapacak o kadar çok şey var ki. Binlerce detayla uğraşmak zorundayım ve kimse işleri benim istediğim gibi yapamıyor. Hiçbir şey yetişmeyecek gibi geliyor.
Sonuçta bu benim düğünüm ve her şeyin mükemmel olmasını istiyorum.
Ama her dakika bir aksilik çıkıyor. Bu hafta neredeyse her gece ağladım.

* Dr. Başak: Şu anda bunları anlatırken nasıl hissediyorsunuz?

Danışan: Çok stresli, çok kaygılıyım. Yapmam gerekenler aklıma geldikçe kalbim sıkışıyor, nefes alamıyorum, başım dönüyor. Sanki burada otururken bile zaman kaybediyorum, bir an önce çıkıp eksiklikleri gidermeliyim.


STRES YÜZÜNDEN NEFESİMİZİ TUTUYORUZ

* Dr. Başak: Nefes alamıyorum dediniz, isterseniz önce şu andaki gerginliğinizi azaltmaya çalışalım. Nefes çalışmalarıyla başlayabiliriz.
Çünkü yoğun stres veya kaygı yaşayan insanlar çoğunlukla düzenli nefes almayı unuturlar ve nefeslerini tutarlar.
Bu da bedenlerindeki oksijen karbondioksit dengesini bozarak kaygı sırasında yaşanan, sizin de şimdi bahsettiğiniz fiziksel belirtilere neden olabilir.
Danışan: Kalbimin sıkışması, başımın dönmesi gibi mi?

* Dr. Başak: Evet. Konrollü nefes çalışması yaparak vücudunuz için önemli olan bu dengeyi sağlayabilirsiniz. Denemek ister misiniz?
Danışan: Aklımda bu kadar çok iş varken işe yarayabileceğini sanmıyorum ama neyse.

* Dr. Başak: Birazdan aklınızdaki düşüncelerle ilgili de konuşuruz ama şimdi önce bu yaşadığınız fiziksel sıkıntıyı azaltmayı deneyelim.
Çok derin ve yavaş yavaş nefes alıp yine yavaş yavaş nefesinizi verin.
Ama bunu çok yavaş yapmanız önemli, çünkü hızlı yaparsanız başınız dönebilir.
Her nefes alışınızda ve verişinizde içinizden 10’a kadar sayın. Bunu 2-3 dakika yaptığınızda bile yarattığı etkiyi fark edeceksiniz.
Nefes çalışmasını yaparken size huzur veren bir sahneyi de gözünüzde canlandırmayı deneyebilirsiniz.
Bu bir orman olabilir, deniz kenarı olabilir. Bu canlandırmayı yaparken tüm duyularınızı kullanmayı deneyin.
Deniz kenarında olduğunuzu hayal ettiğinizde, örneğin denizin dalgalarını, kokusunu, kumların tanelerini hatırlamaya çalışın.
Yarattığınız bu sahneyi ne kadar gerçek gibi hissederseniz, gevşemeniz ve rahatlamanız da o kadar kolay olacaktır.
Danışan: Evet şimdi biraz rahatladım. Burada amaç beni kaygılandıran, strese sokan düşüncelerden, problemlerden uzaklaşmak galiba.
Şimdi işe yaradı ama buradan çıkınca yine aynı düşünceler beynime üşüşecekler. Bunlardan kaçamam ki, ortada kocaman bir “düğün” gerçeği var.


GERÇEKLER DEĞİL AMA BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞEBİLİR

* Dr. Başak: Doğru, gerçekleri değiştiremeyiz ama gerçeklere bakış açımızın sağlıklı olmadığını fark ettiğimizde bakış açımızı değiştirebiliriz.
Danışan: Benim düğüne bakış açımda sağlıksız bir yön olabilir mi?

* Dr. Başak: Bunu beraber keşfedebiliriz. Düğününüzü düşününce aklınıza ne geliyor?
Danışan: Ya her şey kötü olursa, insanlar eğlenemezse, saçım ve makyajım istediğim gibi olmazsa, akrabalar kavga edip tatsızlık çıkarırsa...

* Dr. Başak: Bu anlattıklarınızın hepsinin başınıza gelme olasılığı var elbette. İsterseniz bu olasılığı beraber değerlendirelim. Örneğin “Ya insanlar eğlenmezse” dediniz. Bu cümleyle başlayalım; hiç mi eğlenmez, hiç kimse mi eğlenmez, bütün gece mi eğlenmez?
Danışan: Bazıları eğlenebilir. Yani eğlenmeyi bilenler bütün gece eğlenir. Müzik filan olacak. Anladım ne demek istediğinizi. Ben biraz “ya siyah ya da beyaz” gibi düşünüyorum bazen.

* Dr. Başak: 100 kişi gelse kaçı eğlenir sizce?
Danışan: En azından 50’si eğlenir bence. Müzik, yemek, sohbet filan; eğlenebilirler diye düşünüyorum. Yani ben gittiğim düğünlerde çok yorulduğumu hatırlıyorum ama sıkıldığımı hiç hatırlamıyorum.


FELAKET SENARYOLARINI UNUTMANIN BİR YOLU VAR 

* Dr. Başak: Fark ettiyseniz yazdığınız “felaket senaryoları” gerçekmiş ve hatta şu an sanki oluyormuş gibi düşündüğünüzde kaygılanıyorsunuz. Bizi kaygılandıran düşünceler “sonra”ya aittir.
Kaygılı insanlar geleceğe ait sürekli senaryolar yazarlar. İşin kötüsü bu senaryoların içeriği genellikle olumsuz veya tehlikeli olur.
“Şimdi”de böyle bir tehlike veya olumsuzluk olmasa bile geleceğe ait senaryolar o kadar inandırıcı ve korkutucudur ki, bu düşüncelerin ardından stres, gerginlik, korku, kaygı, tedirginlik yaşamak doğaldır.
Öyleyse amaç “şimdi”de kalarak bedeninize bir tehlike olmadığını hatırlatmak olmalıdır. Bunu “dikkatinizi başka yere verme yöntemi”yle de yapabilirsiniz.
Danışan: Kaygılı ve stresli olduğumda bunu yapmam neredeyse imkansız.

* Dr. Başak: Beraber yapmayı deneyelim. Şu anda yaşadığınız bir kaygı var mı?
Danışan: Evet, buradan çıktığımda gelinlik provama yetişebilecek miyim diye telaşlanıyorum.

* Dr. Başak: Buradan çıkmaya kaç dakikanız var?
Danışan: Yaklaşık 10 dakika.

* Dr. Başak: Bu 10 dakika boyunca hiç durmadan “yetişemeyeceğim” diye düşünürseniz kaygı hissetmeniz çok normal. Şimdi ben sizin dikkatinizi en az 1-2 dakika başka yere vermenize yardımcı olacağım. Oturduğunuz koltuğa, etrafınıza bakın ve bana neler gördüğünüzü söyleyin.
Danışan: Bir masa, halı, duvarda resimler, kitap dolabı, kitaplar...

* Dr. Başak: Resimlerde, kitap dolabında gördüklerinizi anlatın. 1-2 dakikadır odanın içindekilerden bahsediyoruz. Şu an kaygınız ne vaziyette?
Danışan: Hiç kalmadı diyebilirim.

 

Haberin Devamı

Kaygılandığınızdayapmanız gerekenler

Haberin Devamı

* Dr. Başak: Şimdi bugün yaptıklarımızı gözden geçirelim ve bundan sonara kaygılandığınızda neler yapmanız gerektiğini tekrarlayalım isterseniz...
Önce nefesinizi tuttuğunuzu fark ettiğinizde derin derin 10 kere nefes alarak bedeninizin rahatlamasını sağlayın.
Sonra sizde gerginlik, stres, kaygı yaratan felaket senaryolarını yakalamaya çalışın ve bunların ne kadar gerçekçi olduğunu gözden geçirin.
Ardından, bunların aslında bir senaryo olduğunu, şimdiye ait olmadığını ve gelecekte neler olup biteceğini şimdiden kimsenin göremeyeceğini, falcı olmadığınızı kendinize hatırlatın.
Gerçekçi olmayan düşüncelerinizin yerine, inandığınız daha doğru düşünceler bulmaya çalışın.
Hiç yeni bir düşünce bulamayacak kadar gerginseniz, dikkatinizi o an etrafınızda bulunan nesnelere, kişilere, olaylara verip size boğan, yoran felaket senaryolarından uzaklaşmayı deneyin. Stresinizin, kaygınızın birden azaldığını hissedeceksiniz.

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları