Yalan habere azparagaz adı nasıl verildi

Kıvırcık saçları alabros tıraşlı, çene altı bir kulaktan diğerine sakalla çevrili. İnce çerçeveli gözlüklerinin arkasında gülümser bir çehre. Gazetelerdeki vesikalık fotoğrafına göre sevimli genç bir zenci Jayson Blair.

Son üç haftadır Amerikan basını Jayson Blair skandalı ile kaynıyor. New York Devlet Savcılığı, Jayson'ın yasaları ihlal edip etmediğini araştırmaya başladı. Yayınevleri skandalı kitaba dökmesi için bir milyon dolar ödemeye hazır. 27 yaşındaki zenci cani veya terörist değil, istifa ettiği The New York Times'ın muhabiri. Suçu, uydurma haber yazmak. Irak Harbi'nde kaybolan bir askerin Texas'taki ailesiyle yaptığı (!) röportajın ‘‘azparagaz’’ olduğu ortaya çıkınca yer yerinden oynadı.

BOMBA GİBİ HABER!

Saygınlığına gölge düşen NYT okurlarından günlerce özür dilemesine ilaveten tüm yazı ailesi Manhattan'da bir tiyatroda toplanıp olayı tartıştılar. Diğer gazetelerin yazarları Jayson'ın uydurma haberlerine göz yuman NYT editörlerinin işten çıkarılmasını önerdiler.

Azparagaz ve meslek suiistimali yeni değil Amerikan basınında. Stephen Glass, Ruth Shalit, Foster Winans gibi dergi yazarları borsa sırlarını sattıkları anlaşılınca kovuldular. Washington Post muhabiri Janet Cooke hayal ürünü bir eroinman çocukla uydurma röportaj yaptığı için kazandığı Pulitzer ödülü geriye alındı. Azparagaz yabancı değil Türkçe bir terim. İlk kez Hürriyet'te benim masamda telaffuz edilen bu sözcüğün Türk basınına nasıl girdiğini hatırlayacak çok az kimse var. Bu anımı sizinle paylaşmak istiyorum.

Sene 1963 yazı. Hürriyet'te çeşitli alanda ünlü yabancıların İstanbul ziyaretlerini izleyen ‘‘Beyoğlu muhabiri’’ görevindeyim. O yıllarda İstanbul şimdiki gibi ünlülerin kapı komşusu bir kent değil, haber çıkarmak için sürekli koşturuyoruz. Gazeteye eli boş döndüğüm bir akşam haber kaynaklarımı telefonla yoklarken önümdeki masada oturan Yener Tuğrul yaklaştı: ‘‘Bana Amerika'da küçük bir şehir, bir de erkek adı versene?’’ Aklıma gelenleri kağıda yazdım. Yedeksubay Yener sempatik bir çocuk. Muhasebe müdürümüz Erdal'ın hala oğlu. Antalya'dan izinli olarak gelmiş, amatör muhabirlik yapacağını duymuştuk. ‘‘Hayrola, ne yazıyorsun?’’ dedim. Heyecanla yanıtladı: ‘‘Bomba gibi bir haber yakaladım. Amerikalı teneke kralının kızı İstanbul'da yoksul bir Türk'e aşık oldu, evlenecekler. Bir gecekonduda yaşıyorlar. Babası haber almış, mirasından çıkaracak kızını.’’ Konu benim sahama giriyor. Canım sıkıldı. Az sonra foto muhabiri Yurdaer Acar masamın üstüne 18X24 boyutlu bir dizi fotoğraf koydu: ‘‘Büyük haber, manşetten girer. Kesin ikramiye alırız.’’

Fotoğraflarda genç bir erkekle başı gitarına eğilmiş bir kız. Erkeğin yüzü ortada, kızın tüm fotoğrafları profilden çekilmiş. Uzun saçları yüzünün yarısını kaplıyor. Arkada ağaçlar, kontrplak bir gecekondu. Tepesinde ‘‘azparagaz’’ yazılı. Soruyorum: ‘‘Kızın yüzü niye kapalı? Yazıişleri yüzünü görmek ister.’’ Yurdaer ‘‘Kız mahcup tabiatlı’’ diyor. ‘‘Peki Azparagaz ne demek?’’. ‘‘Para az, gerisi gaz diyor iki sevgili.’’ Yeşilçamlık senaryo.

KARTON AMBALAJ

Olay birinci sayfadan yayımlandı ertesi gün. Yener ve Yurdaer maaş kadar ikramiye ile ödüllendirildi. Hürriyet'in rakibi Malik Yolaç'ın çıkardığı Akşam Gazetesi’nde birkaç gün sonra manşetten bir haber. ‘‘Hürriyet'in yalanı. Amerikalı teneke kralının kızı aslında bir Türk deniz ataşesinin kızı. Yanındaki da ağabeyi. Azparagaz yazılı odacık da ataşenin Kanada'dan dönerken getirdiği buzdolabı, çamaşır makinesinin karton ambalajı.’’

Hürriyet'in baş yöneticisi Necati Zincirkıran kıyameti kopardı. Yener iznini kesip Antalya yolunu tuttu. Foto muhabiri Yurdaer, ‘‘Benim suçum yok. Bebek sırtlarındaki yere gittik. Yener iki sevgiliyle hep İngilizce konuştu, lisan bilmediğim için anlamadım. Çek fotoğrafları dedi, çektim’’ diyerek sıyırdı kendini.

İKİNCİ DÜZMECE HABER

Askerliği biten Yener tekrar Hürriyet'e döndü, Zincirkıran'a iki kardeşin İngilizce konuşarak kendisini kandırdığını söyledi. Kadroya alınıp çalışmaya başladı. Haftalar sonra bir gün tekrar masama gelip İngilizce isimler sordu, ‘‘Gene Azparagaz mı?’’ dedim. Ertesi gün gazetede Yener'in haberi birinci sayfada. Amerikalı bir milyonerin turist kızı İstanbul'da Müslümanlığı beğenip din değiştirmiş. Yurdaer'in çektiği fotoğraflarda başı örtülü kızın Kuran okuduğu yazıyor. ABD Başkonsolosu Hürriyet'i arayıp ‘‘Bu AFS öğrenci mübadelesiyle gelen bir kız. Kaldığı Türk ailesinin evinde masa örtüsü başına konup İstanbul telefon rehberini tutarken fotoğrafı çekilmiş. Müslümanlığı seçtiği yalan’’ diye şikayette bulundu. Yener bir daha Hürriyet'in kapısından girmedi. Yurdaer ikinci düzmece haber yayımlandıktan sonra İngiltere'ye çalışmaya gitti. Azparagaz sözcüğü ise Türk basınına miras kaldı.
Yazarın Tüm Yazıları