Sibel Can'ın evi de Miami turunun geçtiği güzergahta

Millet kuzeye kaçarken biz güneye indik. Kuzeye kaçanlar Florida sakinleri. İstanbul, Ankaralılar'ın yaz başında Ege, Akdeniz sahillerini istilası gibi Amerika'nın karakıştan bunalmış yukarı eyaletleri halkı tatil sezonunda dört mevsim yaz yaşayan Florida'ya akın ediyorlar.

Biz de yıllık izinden istifade Florida'nın incisi, şöhretler uğrağı Miami'yi ziyarete karar verdik. Meksika Körfezi ile Atlantik Okyanusu'nu ayıran Florida yarımadası ucundaki Miami tipik bir tatil kenti. Palmiyeler boyunca ince kumlu plajları göz alabildiğine uzanıyor. Tepede altın sarısı güneş. Havaalanından otele, taksimetrenin yazdığı para ile haftalığına araba kiralamak mümkün. Ana caddelerde her keseye uygun otel ve lokantalar dizi halinde. Erken saatte çıktığım kent gezisinde aniden çöl sıcağı bastırınca kapağı Delona Hotel'e atıyorum. Madonna, bu otelin ilk ortaklarından. Lobiden salonlara heryerde bikinili kızlar, bronz vücutlu gençler. Klimalı lokantada kahvemi yudumlarken yan masada aşina bir çehreyle gözgöze geliyorum. Tebessümüne karşılık verdiğim kişi yakın geçmişin ünlü şarkıcısı Lionel Ritchie. Bir erkek arkadaşıyla oturuyor. Lokantadan ayrılırken Ritchi'ye ‘Merhaba’ deyip Los Angeles Olimpiyatları'nın kapanış gecesinde uzun zaman dillerden düşmeyen şovunu izlediğimi söylüyorum. ‘‘Aman Tanrım, 18 yıl geçmiş aradan. O gece okuduğum ‘All Night Long' altın plak kazandı’’ diyor. Kucaklıyor beni, vedalaşırken.

Öğle üzeri Miami ile karşısında plajla çevrili Miami Beach’i kapsayan bir feribot turuna katılıyorum. Turları işleten Kübalı göçmenler. Bayside doklarından kalkan ‘‘Island Queen’’ (Ada Kraliçesi) feribotuna birbuçuk saatlik tur için 15 dolar ödüyorum. Yolcuların hemen hepsi İspanyol kökenli Miamili aileler ile dışardan gelen turistler. ‘Island Queen’, Miami Körfezi'nde sinema, müzik, eğlence dünyası ile zenginlerin villalarını tanıtma turu yapıyor. 200 kadar yolcu var feribotta.

Palamarlar çözülüp denize açılırken karşıda art-deco mimarisinde bir gökdelene gözüm takılıyor. Miami Beach'in güney ucunda Portofina adlı lüks binada birkaç yıl öncesine kadar Kıbrıslı işadamı Asil Nadir'in eski eşi Ayşegül Tecimer oturuyordu. Kalabalık bir aile arasında güçlükle boş bir iskemleye yerleşiyorum. Kaptan yardımcısı mikrofondan yolculara bilgi vermeye başlıyor: ‘‘İleride ‘Hard Rock Cafe', tepesinde dünyanın en büyük gitarı var. Dev gitarın bir eşi de şimdi Las Vegas'da bir kumarhane üstünde. Spor meraklılarının dikkatine. Miami Heat basketbol takımının stadı American Airlines Arena, şu yuvarlak yapı. Turistler fotoğraf, video kameralarıyla sürekli görüntü alıyorlar.

16 YAPAY ADA

Çevre görkemli binalar, öğle güneşinin çelik-cam karışımı cephelerinde ışıldayarak yansıdığı gökdelenlerden geçilmiyor. Mikrofondan anonslar devam ediyor: ‘‘Fisher Adası'na yaklaşıyoruz. Adadaki tüm apartman ve villalar bir golf sahasını çevreliyor. Sinema aleminden Tom Cruise, Sophia Loren, Paul Newman, şampiyon tenisçi Andre Agassi, Steffi Graf, Boris Becker villa sahipleri arasında. Kara ile bağlantı yalnızca deniz yoluyla olduğu için herkes yat, tekne sahibi. Stüdyo daire fiyatı 500 bin dolar, dört-beş yatak odalı apartmanlar beş milyon doların üstünde.’’ Aklımda yanlış kalmadıysa Sibel Can'ın da bu adada bir dairesi var.

Çalkantısız denizde seyrederken Miami Körfezi'nde yapay 16 ada olduğunu öğreniyoruz. Okyanus açılımında denizi kaya dağlarıyla doldurup adaya dönüştüren müteşebbisler milyarlarca doları aşkın yerleşim birimleri kurmuşlar. ‘Star Island'a geliyoruz. Hispanic gençliğinin gözdesi Gloria Estefan'ın yalısı oldukça görkemli. Turistler ‘‘Estefan, Estefan’’ diye çığlık çığlığa sesleniyorlar. Oysa ne palmiye ağaçları gölgesindeki sıralarda ne de yüzme havuzunda kimseler yok.

Arkadan ‘Palm Island'a yöneliyoruz. Önde minik çift katlı sarı bir ev, ardında yaygın bir villa. Şişman kadın oğluna dönüp ‘‘Çok çalış, iyi oku senin de böyle evin olur’’ diyor. Aynı anda kaptan yardımcısı ‘‘Burası ünlü gangster Al Capone'un villası. Öndeki sarı ev ise korumalarının’’ açıklamasını yapıyor. Şişman kadın farkında olmadan oğluna yanlış adres vermiş.

Adalar sıra sıra. Biscayne Island, Hibiscus Island, Belle Island birbirini takip ediyor. Yalı stili villalar yeşil çimler, tropikal ağaçlarla çevrili. Sharon Stone - Sylvester Stallone'nun ‘‘Assassins’’, Frank Sinatra'nın Marlon Brando'yla başrolleri paylaştığı ‘‘Guys and Dolls’’ filmlerini çevirdiği villaları görüyoruz. Elizabeth Taylor'ın şarkıcı Eddie Fisher'la balayını geçirdiği ‘Pembe Villa'da 14 yatak odası varmış. Parker kalemleri sahibi Edward Parker'in süslemeli villası nefis. Basketbolcu Ron Seikaly, Miami Heat'ten ayrılınca villasını dokuz milyon dolara satmış. Nikaragua'nın darbeyle düşürülen diktatörü Anastasio Somoza ülkesinden kaçtıktan sonra Alto Island'de dört milyon dolar ödediği villada geçirdiği beşinci günde ölmüş.

Yılda üç bin yüzen şehir gemisinin 4 milyon turist bıraktığı Miami doklarına yanaşırken hoparlörden ‘‘90 mil ötede Küba var. Yanlış seçim yapmamışsınız, değil mi?’’ anonsuyla Kübalı göçmenlere gönderme yapılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları