Maymun suratı Tanrı’dan, ben ne yapayım

Meltem ‘‘Sensiz nikah-düğün olmaz. Valla da evlenmem’’ diye yemini bastırınca bir düşüncedir aldı beni. İster misin benim yüzümden evde kalsın? Meltem, kızım kadar bana yakın iki yeğenimden biri. Elimiz mahkum, gardroptan koyu renk takım elbiseyi çıkarıp bavul hazırlığına giriştik. Ver elini J.F.K. Havaalanı.

Gazete, dergi, Ludlum'un son casus romanı, iki kadeh içki, yemek derken kedi uykusuna yatıyorum. Tekerlekler piste değince rahat bir nefes alıyorum. Nihayet İstanbul.

Ziyaretim kısa. İkinci akşam Ritz'deki nikahta Amerikalı doktor damadın şahidiyim. Nikahı kıyacak olan Bakırköy Belediye Başkanı Ahmet Bahadırlı rutin konuşmaya başlamadan önce yanımdaki koltukta oturan gence soruyorum: ‘‘Siz tercüman mısınız?’’ Kibarca yanıtlıyor: ‘‘Hayır, gelinin şahidiyim.’’ Sonradan Meltem'in uzun yıllardır çalıştığı Sabah'ın sahibinin oğlu olduğunu öğreniyorum. Ufak bir pot kırmışız nikah-düğün telaşında. Kolay değil ilk kez aileden biri yabana gelin gidiyor.

Eş-dostla buluşma, gazetedeki arkadaşları ziyaret, akşamları tanıdıklarla yemek. Conrad'da bir dönemin ünlü işadamı Ömer Gündüz'ün 90'ıncı yaş günü davetinde İstanbul sosyetesinin ileri gelen bir grubuyla bir arada oluyoruz. Yaşlı delikanlı Gündüz'ün gençlik yılları, Almanya'da eğitimi, eşi Nursel'le evliliği, yurtdışı seyahatleri, resimlerle dev ekranda yansıyor. Sonra iki metre yükseklikte bir pasta geliyor. Ömer Gündüz pastayı kesmeye hazırlanırken içinden bir dansöz çıkıyor. Vücudu Jennifer Lopez'i, yüzü Monica Bellucci'yi kıskandıracak güzellikte.

Vatanın havasına, suyuna, toprağına, insanına özlemi bir nebze bastırıp New York'a dönüşe geçiyoruz.

New York'ta hava buz kesiyor. Sıfırın altında yedi-sekiz civarında. Beşinci Cadde'den ofise yürüyorum. Sabahın erken bir saati, ünlü cadde tenha. Gözlerim bir mağaza önündekilere takılıyor. Hemen hepsi de kadın. Açılış saatini bekliyorlarmış. Vitrinde ‘Ucuz Satış’ ilanı. Dondurucu soğukta ne işi var bunların derken mağazanın adına bakıyorum, ‘‘Manolo Blahnik.’’ Madonna'nın ‘‘Seksten daha iyi’’ dediği stiletto topukları, sivri uçlarına rağmen çok rahat giyildiği bildirilen Manolo iskarpinlerinin ucuz satışı başlamış. Bin dolara kadar satılan iskarpinler satışta 250-500 dolara indirilmiş. Sokak boyunu aşan kuyrukta üç tekerlekli arabalarda bebeklerini de getiren anneler de var.

İşbaşı yaptığım gün zenci haklarının önderi Martin Luther King'in doğum günü. Her yer tatil. TV'de politikacıların, zenci liderlerin konuşmalarına kısaca kulak kabartıyorum. Beyaz-siyah eşitliğinden, insan haklarından sözediyorlar. Birkaç konuşmacı yıllar sonra siyahların beyazlarla aynı düzeyde vatandaşlık hakkına sahip olduğunu söylüyor. Masamda bir kenara koyduğum gazete kupüründe bir araştırma yazısına gözüm ilişiyor. En yüksek tirajlı kadın dergisi Cosmopolitan 1964 den bu yana beş kez kapakta bir zenci modelin resmini yayınlamış. İlki 1990'da Naomi Campbell, sonuncusu 2002 de Halle Berry. Diğerleri esmer ve sarışınlar. Geçen yıl 31 kadın-erkek dergisinin 471'inde ancak beş kapaktan birinde beyazların dışında modellere yer verilmiş. Bunlar da Jennifer Lopez, golfçu Tiger Woods, tenisçi Williams kardeşler gibi gözardı edilmeyecek ünlüler. Oysa nüfusun yüzde 30'u zenci, hispanik ve Uzak Doğu kökenli. Nerede kaldı hak eşitliği?

New York Times karikatür sanatçısı Al Hirschfeld'in 99 yaşında öldüğünü birinci sayfadan vermiş. Hirschfeld özellikle tiyatro aktörleri, komedyen ve müzikal yıldızlarını kendine has stiliyle kağıda geçirmekle ünlü. 1970-80'li yıllarda en çok izlenen TV dizisi Candid Camera'nın sunucusu Alan Funt programı yayınlayan TV'nin genel müdürüne ‘‘Bu adam karikatürlerde beni hep maymun suratlı çiziyor. Önlemezseniz programı başka şirkete taşırım’’ tehdidinde bulunuyor. Kendisini arayan TV yöneticisine Hirschfeld'in yanıtı nefis: ‘‘Kabahat bende değil Tanrı ona maymun suratı ihsan etmiş, ben ne yapayım?’’
Yazarın Tüm Yazıları