Markalı köfte-ekmek 50 dolar

Ünlü Fransız şef Dainel Boulud'ün New York'taki lokantasında ‘‘Burger Royale’’ 50 dolar. Çocuk karışı kadar kalın olan bu köfte ekmeğin içinde neler yok ki? Havyar eklenirse fiyatı artıyor.

Arkadaşım ofise soğuktan kızarmış ellerini oğuşturarak girdi. ‘‘Çay, kahve ikram etmeye kalkma, biraz ısınayım yemeğe gideceğiz.’’ Ofislere servis yapan bir lokantadan sandviç ısmarlamayı öneriyorum. Anında itiraz ediyor: ‘‘Korkma donmazsın, iki sokak yürüyeceğiz.’’ Peki nereye gidiyoruz? DB'ye. DB ne ola ki? Bunca yıldır New York'taymışım, nasıl olur da DB'yi, Daniel Boulud'u bilmezmişim?

Boulud, vatandaşları Alain Ducasse, Paul Bocus, David Bouley gibi şöhreti yaygın bir Fransız aşçı. Manhattan'da Cafe gibi mütevazı bir sözcüğe ters düşen restoranı hayli pahalı. Bizim binaya yakın, ‘Bistro Moderne’ adlı son lokantasını geçen yıl açtığını biliyorum. Rezervasyonumuz yok, yer bulamayız gibi itirazlarım fayda etmiyor. Şanslı olmalıyız, peşin bahşişe gerek kalmadan bir masa buluyoruz.

Başımıza dikilen garson ağzını açmadan bizimki ‘‘Burger Royale’’ diye hamburger siparişi veriyor. Mecbur kalmadıkça erimiş peynirle ıslanmış pizza, hot dog denen sosisli sandviç ve cıvık cıvık McDonald's köfte-ekmeğine itibar etmediğim için siparişi bana cazip gelmiyor. Sebze çorbası istiyorum garsondan.

Ünlü usta nasıl olur da bunca Fransız yemeği dururken Amerikalıların fast-food dedikleri çabuk kızartılıp müşteriye sunulan köfteyi mönüye koymuş. Merakım uzun sürmüyor. Masaya az sonra siparişlerimiz geliyor. Burger Royale adı üstünde ‘‘Kral Köfte.’’ Kalınlığı çocuk karışı, içi tıka basa dolu. Nedir bunlar diyorum. Gözlerini kısıp düşünüyor sonra saymaya başlıyor: ‘‘Yuvarlak ekmeğin içinde minik soğan dilimiyle karışık Parmesan peyniri var. Kıyması 250 gr. Sığırın boyun etiyle filetosu üç katlı. Yer mantarı, kaz ciğeri ezmesi, kırmızı soğan, taze ve kuru domates, yaban turpu, hindiba, şarapta dinlenmiş kaburga eti kıyması, çeşitli sebze parçaları, Fransız hardalı.’’

Bıçakla ortasından kesip ikiye ayırıyor. Sıkılı yumruk gibi toplu hamburgerin az pişmiş kanlı kıymalı köftesi ortaya çıkıyor. Saydıkları doğru olsa gerek içinde bir ben eksiğim. Tarifesini nerden bildiğini sorunca ‘‘Otel odamdaki New York dergisinde okudum, ağzım sulandı. Ben hamburgeri çok severim. Onun için seni zorladım’’ diyor. Kaç para bu? Parayı önemsemediği belli: ‘‘50 dolar. Havyar da ilave edilmesini istersen fiyatı artıyor.’’ Çorba kaşığı neredeyse elimden düşecek. 10 dolar da bahşiş eklesen 60 dolar. Oysa hamburger dediğin nedir ki? Köfte-ekmek üzerinde yağda kızartılmış bir kaç soğan dilimi yeşil salatalık parçaları.

Tarihçesi 1800'lü yılların sonuna uzanıyor. Hamburg'dan Baltık Denizi'ne sefere çıkan Alman gemiciler dönüşte Rus limanlarından aldıkları kıyılmış sığır etlerini soğan ve yeşil salatalıkla takviye edip sandviç yapmışlar. Hamburger adı da Hamburg limanından geliyor.

İlk kez Amerika'da 1904 St. Louis Fuarı'nda Alman göçmenleri sığırdan kıyma çekip açıkhava tezgahlarında köfte-ekmekli bu sandviçi ‘hamburger’ adıyla satışa çıkarmışlar. İkinci Dünya Harbi'nden sonra hamburger McDonald's, Burger King, Wendy's gibi lokanta zincirleriyle Amerikalıların baş yemeği haline gelmiş. Genelde öğle yemeği saati kısıtlı Amerikalıların, küçük çocukların gözdesi hamburger denen köfte-ekmek.

Ama Fransız şef Boulud'un ‘‘Burger Royale’’ı gerçek hamburger değil. Tek kelime ile ‘marka’ köfte-ekmek bu. DKNY (Donna Karan New York), RL (Ralph Loren), CD (Christian Dior), DG (Dolce & Gabbana) gibi damgalarla fiyatı üç, dörde katlanan markalı giysilerde olduğu gibi. Üstelik fiyatı müstehcen. Boulud'un Burger Royale'ı 50 dolar. Bu rakam köfte-ekmek piyasasında bir dünya rekoru olsa gerek. McDonald's'da ise köftesi, kızarmış soğan, salatalık, özel sos ve az erimiş peyniri ile klasik Big Mac hamburgeri 3.20 dolar. Yani Boulud'un köftesine ödenecek parayla onbeş kişi Big Mac ile karnını doyurur.

Anlaşılan şimdilerde ‘marka köfte’ yarışı başlamış New York'ta. New York'un en eski lokantası Old Homestead 41 dolar, 21 Club 26 dolardan hamburgerleri mönülere alınmış. New York'ta 20 bini aşkın restoran var. Yakında lüks restoranların da rakiplerinden geride kalmamak için egzotik, görkemli isimlerle köfte-ekmek rekabetine katıldıklarını duysam şaşmam.
Yazarın Tüm Yazıları