Dini bağnazlığı bir de Amerika’da görün

Coğrafi olarak dış dünyadan tecrit edilmiş ABD'de 11 Eylül'den sonra ırk düşmanlığı ve yabancıya nefret dalga dalga yayılıyor. Hıristiyan koalisyonu liderleri Pat Robertson ya da Jerry Falwell'e kıyasla, Erbakan ve Tayyip Erdoğan'ı laikliğin savunucuları olarak görmek lazım.

Minik gölün etrafı iki katlı tek tip villalarla çevrili. Villaları, duvar ya da çit yerine palmiye, portakal, mango ağaçları birbirinden ayırıyor. Her taraf yeşil çimle kaplı. Amerikan standartlarında mütevazı bir yerleşim yeri burası. Doğa güzelliğine sözüm yok ama New York'la kıyasladığımda sanatoryum kadar sessiz, sakin bir mahalle. Bahçede, sokakta güneş tepeye tırmanırken insan görmek mümkün değil.

Ana yola çıkmadan önce gözüme ‘‘Garaj satışı. Hoşgeldiniz’’ yazılı bir tabela ilişiyor. Kanarya sarısı villanın önünde arabalar dizili. Garaj kapısından yola uzanan şerit eskici panayırını andırıyor. Çelik masalar, külahı sararmış abajurlar, yapay çiçek vazoları, poplin ceket, çocuk pantolonları, pastel rengi etekler, desenli bluzlar, oyuncak çeşitleri, portatif radyolar, soluk iç çamaşırları, mayolar, kap-kacak, mutfak levazımatı yanyana dizili. Etiket üstüne siyah kalemle fiyatları yazılı. Kadın-erkek, çoluk-çocuk ilgi yelpazesine giren eşya arayışında. Eskilerini satışa çıkaran villa sahibi konu komşusuna kolalı meşrubat ikram ediyor.

Paslanmaya yüz tutmuş tost makinesini evirip çevirip inceleyen yaşlıca bir adam ‘‘Üç dolara ucuz değil mi?’’ diyerek fikrimi soruyor. ‘‘Fena değil’’ cevabım üzerine konuşmaya başlıyoruz. Bazı ihtiyacını ‘garaj satışı’ ile karşılıyormuş. Beni bu satışlarda hiç görmediğini söylüyor. Sohbetimiz yoğunlaşırken yanımıza diğerleri geliyor. Çoğu emekli, çabuk dostluk kurabilen insanlar bunlar. Yaşamları kış mevsimini yaşamayan Florida'da geçiyor. Sıra kişisel özelliklere geliyor. Aralarında Meksika, Avrupa, Uzak Doğu şöyle dursun, New York'u, California'yı görmemiş olanlar var. Türkiye deyince sessizlik çöküyor sohbete. Dini inancımı öğrenince emekli ayakkabı satıcısı tepeden tırnağa süzüyor beni. ‘‘Bizden farklı görünmüyorsunuz. Yahudilere, hıristiyanlara nefret duyuyor musunuz? Müslüman teröristlerin 11 Eylül saldırılarını nasıl karşılıyorsunuz?’’ diye sorgulamaya başlıyor. Gerekli cevabı veriyorum ama köken, dini inanç ayrılığının yarattığı tereddüt çehrelerinden okunuyor.

Bağnazlık tüm dinlere musallat, yaygın bir akım. Despot Müslüman rejimlerde tepeden tabana inen bu illet özgürlük önderi Amerika'da tutucu din ve tarikat mensupları tarafından körükleniyor. Kıta ülke Amerika'da 280 milyonluk nüfusun çoğunluğu Hıristiyan. Coğrafi olarak dış dünyadan tecrit edilmiş ülkede özellikle 11 Eylül'den sonra ırk düşmanlığı ve yabancıya nefret dalga dalga yayılıyor. Aşırı dincilerin özel TV kanallarında izlediğimiz konuşmaları, koyu muhafazakar sözde aydınların makale ve kitaplarındaki beyanları, Usame bin Ladin teroristlerinin eylemleri kadar korkunç.

Washington'da yaşayan tanınmış kadın hukukçu Ann Coulter çeşitli gazetelerde yayımlanan köşe yazılarında, TV programlarında İslam dünyasına zehir kusarak ‘‘Amerika'daki tüm Müslümanları sınırdışı edelim. Milyonlarca dindaşlarını resmi makamlara ispiyon etmeyi kabul edenleri bu uygulamanın dışında tutabiliriz’’ diyor. Coulter Earlham Koleji'nde bir konferansta daha da sapıtıyor: ‘‘Müslüman ülkelerini istila edelim. Liderlerini öldürüp halklarını Hıristiyanlığa geçmeye mecbur edelim.’’ Bir öğrencinin ‘‘ABD ve Batı müttefiki Türkiye'ye ne olacak?’’ sorusuna kadın hukukçu ‘‘Türkiye'yi köktendinciler yönetmiyor’’ yanıtını veriyor.

Dini konularda Richard Nixon dahil son dönem Amerikan başkanlarının akıl hocası Billy Graham'ın kendisi gibi papaz oğlu Franklin Graham Müslümanlığı ‘‘Şeytan dini’’ diye tanımlamaktan çekinmiyor. Graham, Yahudilerin Filistinlileri, Hint askerlerinin Keşmir'de Müslümanları kırmasına tepki göstermediği gibi Oklahama'da Hıristiyan köktendinci terörist Timothy McVeigh'in yüzlerce Amerikalı'yı öldürmesini de kınamıyor. Farklı dinlere düşman papaz ‘‘İslam'ın Tanrısı ile bizim Tanrı'mız ayrı’’ diyerek Başkan Bush'u tüm İslam alemine savaş ilan etmeye çağırıyor.

Güney eyaletlerinde Baptist Kilisesi lideri Jerry Vines konuşmalarında Hz. Muhammed hakkında, İranlı mollaların Salman Rüşdü için çıkardığı ölüm fetvasındaki zırvalıklardan aşağı kalmayan, tekrarlamaktan kaçındığımız ağır laflar kullanıyor.

Aşırı muhafazakar iki yazar Paul Weyrich ve William Lind son yayımladıkları ‘‘İslamiyet Amerika ve Batı için niye tehlike?’’ adlı bir kitapçıkta Amerikalı Müslümanlara veryansın ederek ‘‘Amerika'daki Müslümanlar ülkemizde bir düşman topluluğu. Yok edilmeleri gerekli’’ diyorlar. Hristiyan koalisyonu liderleri Pat Robertson ya da Jerry Falwell'e kıyasla, Erbakan ve Tayyip Erdoğan'ı laikliğin savunucuları olarak görmek lazım. Hıristiyan köktendinciler sayısının bir kaç milyon civarında olmasına rağmen devlet politikasında güç ve nüfuzları yüksek. Başkan Bush dahi örneklerini sıraladığımız deli saçmalıklarına tepki göstermeye yanaşmıyor. ABD'de din siyaseti ciddi bir sorun.
Yazarın Tüm Yazıları