DIŞİŞLERİ Müsteşarı Uğur Ziyal'ın Washington temasları bitti. Sıra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ziyaretlerinin hazırlığında.
Türkiye açısından konu, Irak savaşında Ankara'nın Amerika'ya topraklarımızda kuzey cephe açmaya yanaşmaması üzerine gerginleşen ilişkileri yumuşatmak. İlk bakışta kolay görünmüyor bu iş. Ortada ABD Savunma Bakanlığı Müsteşarı Paul Wolfowitz'in, ‘‘affederiz ama unutmayız’’ kabilinden lafları var. Wolfowitz ile ‘‘Karanlıklar Prensi’’ Richard Perle, ABD Başkanı George Bush'un uluslararası politikaları yönlendirmesinde en etken kişiler. Bu ikilinin Bush'a, Dışişleri Bakanı Colin Powell'dan daha yakın olduğu görüşü yaygın.
Wolfowitz'in gönlünde Türk dostluğu yattığını çeşitli kişilerden duydum. Perle ise Irak savaşından bir kaç hafta önce New York'ta bir sabah kahvaltısı toplantısında bize ‘‘Türk ve Amerikan halkları aynı idealleri paylaşıyorlar. Dostluk ve dayanışmamızın tarihi geçmişe dayanıyor. Bölgesel sorunları birlikte çözeceğiz. Türkler dünya barışının sağlanmasında Batı'nın güçlü kozu’’ diyerek Türkiye'nin önemini, Türk sevgisini vurgulamıştı. Öyleyse üç ay öncesine sünger çekmek, Ankara ile Beyaz Saray'ın yeniden kucaklaşması için ne yapmak lazım?
Birilerinin Wolfowitz ile Perle'e ‘‘Hocanız Wohlstetter'in öğretilerini hatırlayın’’ demesi gerek. İlkin bu hocanın kimliğinden başlayalım. Prof. Albert Wohlstetter, 20'nci yüzyılın en büyük savunma ve savaş stratejisti. ABD'nin modern savaş doktrininin babası. JFK'den bu yana başkanların savunma politikasında akıl hocası. Wohlstetter geleceğin savaşlarında nükleer silah yerine ordunun küçültülerek hedefini şaşmayan bomba ve füzelerle donatılmış çevik kuvvet birliklerine dönüşmesini savundu. 1950'lerde nükleer Rus tehlikesini 10 bin Minuteman füzesiyle karşılama girişimini, ‘‘Bunlar açık alanda tahrip edilir. Bin füzeyi yeraltında depolamak gerekir’’ diyerek durdurdu. Pentagon bu ikaz üzerine füzeleri yeraltı depolarına yerleştirdi. 1964'te Küba Krizi'nde Başkan JFK, gene Wohlstetter'ın telkinleriyle Moskova'yı dize getirdi. Kendisi gibi savunma uzmanı olan eşi Roberta ile birlikte askeri üslerin inşa maliyeti, er-subay eğitimi, bakım, ikmal hatları, sürpriz saldırıya yanıt, füze ve komuta merkezlerinin Rus topraklarına en yakın yerlere taşınması yolundaki planlarını Pentagon uyguladı. Uzun yıllar Chicago Üniversitesi'nde, akabinde California'da UCLA'da hocalık yapan Wohlstetter, 1980'li yıllarda en gözde iki öğrencisi Richard Perle ile Paul Wolfowitz'in ABD yönetiminde görev almasını sağladı. Başkan Reagan 1985'te karı-koca Wohlstetter'ları Amerika'nın en önemli hizmet madalyası ‘‘Özgürlük Madalyası’’ ile ödüllendirdi.
Sovyetler Birliği'nin dağılmasını takiben, ‘‘amansız şahin' lakaplı Prof. Wohlstetter, ‘‘Miloseviç Büyük Sırbistan kurma peşinde’’ diyerek Boşnak ve Hırvat soykırımına BM ve NATO'nun pasif kalmasını şiddetle eleştirdi. Şaşmaz füzelerle Sırp birlikleri ve askeri tesislerinin bombalanması teklifini kabul eden Beyaz Saray, ABD filolarına bombalama emri verdikten kısa bir süre sonra Belgrad Dayton Anlaşması'nı imzalamaya mecbur kaldı. 1. Körfez savaşında Bağdat'a girerek Saddam iktidarına son vermediği için Baba Bush'u şiddetle eleştirdi. Wohlstetter'ın Perle ve Wolfowitz'in yanısıra, öğrencilerinden Pentagon stratejisti Andrew Marshall, Irak ve Afganistan Özel Temsilcisi Zalmay Halilzad, Paul Kozemchak, George W.Bush yönetiminde önemli mevkilere atandılar. 1997'de ölen Wohlstetter'ın Wolfowitz ve Perle'le tanıştırdığı Ahmed Çelebi daha sonra ABD'nin desteğiyle Irak Ulusal Kongresi liderliğine getirildi.
Saddam rejimini yıkan ikinci Irak savaşı, gene Wohlstetter'in savunduğu ‘‘Hedefinden şaşmaz füzelerle donanmış çevik birlikler’’ sayesinde kısa sürede sonuçlandı. Richard Perle geçenlerde, ‘‘Paul (Wolfowitz) bu son askeri harekatı Wohlstetter'in teorilerine sadık kalarak uyguladı’’ diye demeç verdi.
Konumu nedeniyle basın karşısına çıkmayan ABD'nin modern savaş doktrini mimarı, dış politika teorisyeni Wohlstetter, New York'tan tanıdığım kızı, Richard Perle'in eski sevgilisi Joan'ın ısrarı üzerine benimle görüşmeye razı oldu. 1980'li yıllarda California'daki evinde ziyaret ettiğim Prof. Wohlstetter, Türklere sevgisini sürekli vurguladıktan sonra, Balkanlar, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'da Türkiye'nin anahtar rol oynayacağı kehanetinde bulunarak, ‘‘Sovyetler Birliği'nin günleri sayılı. Moskova merkezli komünist rejim yakın gelecekte parçalanacak, Kafkaslar'da özgürlüğe kavuşacak toplumlar yeni devlet kurarken, Türkiye'yi örnek alacaklar. Ama Ankara'nın akılcı bir politika izlemesi gerekir. Türkiye, Kore savaşından bu yana Amerika'nın idealler ortağı. Demokrasi ve özgürlükler peşinde Türk-Amerikan dostluğu hep sürecek. Öğrencilerime yıllardır bu görüşlerimi vurguluyorum’’ dedi.
Bush yönetiminde Prof. Wohlstetter'in rahleyi tedrisatından geçmiş öğrencilerine birilerinin hocalarının öğretilerini hatırlatması sanırım yararlı olur.