Amerika’daki Türkler öfke içinde. Cemiyetler, ev kadınından taksi şoförüne toplum bireyleri internet sitelerinden Fox TV’nin 24 adlı dizisini protesto ediyorlar.
Dizide siyasi entrika, güvenlik birimleri içinde güç çekişmesi, aşk, din ayrımcılığı, fesat, şiddet, ölüm her şey var. Tipik bir kriminal dizi. Türkler niye mi öfkeli? Çünkü bu seferki seride ABD Savunma Bakanı ile kızını kaçıran, kanlı eylemlere giren Müslüman teröristleri Türkiye’den terörist bir Türk grubu yönlendiriyor.
Fox TV’yi telefon, e-posta ile protesto yağmuruna tutan Amerika’daki Türkler bizi de arayarak, ‘Elçilerimiz, ataşelerimiz niye Türkleri ’terörist’ gösteren, insanlarımızı karalayan bu diziye karşı çıkmıyorlar? Yeni bir Geceyarısı Ekspresi’yle karşı karşıyayız’ diye şikayet ediyorlar. Türklerin yanı sıra dizide ABD’de yaşayan Ortadoğulu Müslüman bir aile de terör eylemlerini yürüttüğü için Amerikan İslam İlişkileri Konseyi de tedirgin. Konsey sözcüsü Sabiha Khan, ‘Amerikan halkının bu ülkedeki yedi milyon Müslüman’a potansiyel terörist gözüyle bakacağından endişe duyuyorum’ diyor.
*
24’te karalamaya hedef olan sadece Türk, İranlı ve Ortadoğulu Müslümanlar değil. Serinin ilk bölümlerinde Doğu Avrupalılar, Amerikalı hain devlet yetkilileri, ülkesine ihanet eden CIA ajanları da yer aldılar. Ama ABD Savunma Bakanı ve kızının kaçırılmasını planlayan örgütün Türk kimliğiyle tanıtılmasını şiddetle kınamakta yerden göğe haklıyız. Son 30 yılda düzinelerle diplomatımızın canını alan Asala terörizmini, 35 bin şehit verdiğimiz PKK terörizmini, İstanbul’da iki yıl önce Müslüman teröristlerin bombalı saldırılarında ölen insanlarımızı unutmuş değiliz. Terörden en fazla zarar gören ülkelerin başında geldiğimiz için tepki göstermek görevimiz olmalı. Bireylerimiz gibi elçi, konsolos ve basın müşavirlerimiz de bunu böyle görmeli.
Gene de son üç yılda 28’i TV Oscar’ı sayılan Emmy ödülüne layık görülen, En İyi TV Dizisi olarak Golden Globe armağanı kazanan 24’ün yayınlarını engellemek mümkün değil. Fox yetkililerinin basın özgürlüğünden dem vurup, ‘Bu muhayyel olayları ekrana getiren bir dizi. Üstünüze alınmayın’ diye yan çizecekleri muhakkak.
Durumda karşılıklı aşırı evham (paranoya) var. Özellikle tarih, coğrafya bilgisinden yoksun Amerikalılar 11 Eylül’den sonra yeni eylemler korkusuyla mahallelerindeki Müslümanları ‘Acaba bunlar terörist mi?’ diye düşüncelerinde yargılayacak, ülkede yaşayan Müslümanlar ise ‘toplumdan dışlanma, militanların saldırısına hedef olma’ kaygısına düşecekler.
*
Bence aşırı evhamlanmaya gerek yok. ‘Geceyarısı Ekspresi’ bazı kesimlerde geçici olarak Türk imajının zedelenmesine yol açtı. Ama o kadar. Şimdilerde gerçekleri çarptıran, insanımızı ‘barbar’ diye tanıtan bu filmden ötürü Türk’e karşı olumsuz önyargı besleyen yok denecek kadar az.
Peki ‘Dark Holiday’ (Kara Tatil) adlı filmi hatırlıyor musunuz? New Yorklu dul milyoner Gene La Pere’in, Marmaris’te tatilde iken satın aldığı hediyelik eşyaların ‘tarihi eser’ çıkması yüzünden tevkif edilerek cezaevine düşmesini anlatan bir filmdi. Kendisiyle görüşmemizde La Pere, ‘Prodüktör bir dostumun isteği üzerine cezaevinde yazdığım anılarımın film yapılmasına izin verdim. Oysa gerçekleri yansıtmayan kötü bir film çıktı ortaya. Çok üzüldüm’ diye dert yandı.
‘Forgotten Prisoners’ (Unutulmuş Mahkûmlar) bir diğeri. ‘Uluslararası Af Örgütü’ (IAO) danışmanlığında dünya cezaevlerinin durumunu yansıtan bu yapımda, Türkiye cezaevleri de ele alınmıştı. Hayali olaylarla geçen filmde görüntüler korkunçtu. New York’ta IAO direktörüne, ‘Yayımladığınız mahkûmlara şiddet uygulayan, insan haklarını çiğneyen ABD dahil 135 ülke listesinden niye Türkiye’yi seçtiniz?’ diye çıkıştığımda ‘Rejisör ticari amaçla olayların Avrupa’da geçmesini istedi. Türkiye ise coğrafi konumuyla ilginç geldi’ yanıtını verdi.
Sonuncusu geçen yıl vizyona giren Steven Seagal’ın başrole çıktığı ‘Out of Reach’. Filmde Polonya’da bir Türk şebekesinin yetimhanedeki kız çocukları kaçırıp açık artırmayla sattığı hikaye ediliyor. Türk kimliğimiz zedelendi mi? Sanmıyorum. ‘24’ de kısa ömürlü olacak.