Mike'ın dört tekerlekli kulübesi bir ayı aşkın zamandır Central Park'ın batı köşesinde.
Manhattan'ın göbeğindeki parkta iki turiste tur yaptırıp dönen fayton sürücüsüne sütlü kahvesini verirken bize laf yetiştiriyor: ‘‘1980'lerin başında West Broadway'in güney ucuna, Dünya Ticaret Merkezi'nin iki sokak bitişiğinde tezgahı kurup çalışmaya başladım. Bu kulübe yıllardır geçim kaynağımız oldu. Eylül ortasında ise işler duruverdi. Nedeni malum. Sonunda işimi buraya taşımaya mecbur kaldım. Ekim ortasında taşınma hazırlığı yaparken çevredeki esnaf arkadaşlar ‘Bizi bırakıp lüks muhite gidiyorsun' diye takıldılar. Oysa daha ödenecek taksitlerim, torunlarımın okul masrafları var. Hayat atlı karınca gibi, inişli-çıkışlı.’’
Mike’ın esas adı Mihali. Kefalonya'dan yıllar önce Amerika'ya göçmüş bir Rum. Seyyar kulübesinde sabahları çay-kahve, şekerli çörek, öğle üzeri sıcak lahana soslu sosisli sandviç satıyor. ‘‘Gene Broadway'den ayrılmış değilim, bir ucundan diğerine geçtim. Eskiden Ada'nın güneyindeki köşemde sekreterlerden genel müdürlere kadar her düzeyde çalışanlara servis yapardım. Önemli insanlarla senli-benli ilişkim vardı. Borsacılar zaman zaman tüyo verirlerdi bana. Şimdi müşterilerimin çoğu turist, bir gördüğümü bir daha görmüyorum.’’
Yanımızdan parkta sabah yürüyüşüne çıkmış spor giyimli genç kadınlar, bakımlı köpekleri gezdiren Uzak Doğu'lu hizmetçiler geçiyor. Mihali dertli ama şikayetçi değil. ‘‘İlk yıllarda Yunanistan'a tatile gittiğimde ailem ‘‘Kefalonya'lıların çoğu lokanta açmış. Sen hala kahve, sandviç satıyorsun kar, yağmur altında’’ diye işimi küçümserlerdi. Oysa bu kulübe sayesinde iki çocuğumu üniversitede okuttum. Bahçeli ev satın aldım. Dört kapılı arabam, bankada da üç-beş kuruş param var. İsteseydim küçük bir lokanta açardım. O zaman dükkan sahibiyle uğraşmak, çalışanlara maaş vermek gibi başıma bir sürü dert çıkacaktı. Tek başıma yoruluyorum ama günde iki yüz dolar para yapıyorum. Bu bana yeter.’’
Terör saldırıları yerkürenin en gözde bu kentinde yaşamı etkilemesine rağmen New York gerek cazibesi, gerekse öneminden fazlaca kayba uğramış değil. Amerika çapında düzenlenen son bir ankette California'da Malibu en fazla yaşanma arzusu uyandıran yerler sıralamasında yüzde 25 ile ilk sırayı işgal ederken New York'un Manhattan'ı yüzde 24 ile ikinci sırada. San Francisco'da Pacific Heights, Miami'de South Beach, California'da Beverly Hills Manhattan'ı izliyor.
11 Eylül olaylarının anıları hala taze. Gene de Amerika'lıların gözünde New York'un yıldızı parlak. Kent sakinlerinin yüzde 36'sı yabancı göçmen. Sanat, tiyatro, müzikte New York dünya lideri. Uluslararası iş ve ticaretin merkezi şehir hemen her alanda genç yetenekleri bünyesinde toplamış. New York'lular kentlerine sadakat bağlantısıyla ünlü. Ama Dünya Ticaret Merkezi saldırısı Manhattan'ın güney kısmında ciddi sayıda işsizlik yarattı. Turist uğrağı Chinatown'da lokanta, hediyelik eşya dükkanları sinek avlıyor. Peki ya emlak piyasasının da ağır krize girdiği söylentileri? İşit ama inanma!
Aylardır apartman arayan ünlü aktör Harrison Ford nihayet Trump'un International Hotel and Towers gökdeleninde karar kıldı. Beğendiği penthouse dairenin aylık kirası, sıkı durun, 99 bin dolar (150 milyar lira.) Bu astronomik kiraya rağmen Ford 52'inci kattaki daireye geçemiyor. Sebebi ise bir diğer ünlü aktör, Bruce Willis'in aynı daireye gözkoyması. Oteller Kralı Donald Trump ikisi arasında seçim yapacak.
Emlak göstergesinin çok altına indiğimizde dahi daire fiyatları hálá el yakacak ölçüde. Manhattan'da iki yatak odalı daireler 4 bin doların üzerinde. Oturma, yatak odası, banyo ve mutfağı bir odaya sığdırılmış tavuk kümesi kadar stüdyo apartmanlar iki bin dolardan aşağı değil.
Tezatlar şehri yeni unvanı New York'un. Bir taraftan iş bulma ofisleri önünde kuyruklar, ardı ardına kapanan dükkanlar, öte yanda akıl durduran emlak fiyatları. Hangisi gerçek yaşamı yansıtıyor belli değil.