Yüksek dağlardan hüzünlü neşeli ezgiler

BÜYÜK şairlerin unutamadığımız şiirleri vardır.

Haberin Devamı

Çoğu zaman bir yazıya başlarken, onlardan dizeler belleğinizde dolanır durur, hemen yazıya geçirme heyecanını yaşarsınız. O dizeler olmadan yazı eksik kalır.
Bugün türkü CD’leri üzerine yazmak üzere klavyenin başına oturur oturmaz Nâzım Hikmet’in türküleri öven dizelerini mırıldanmaya başladım:
“Sevdim insanlardan çok türkülerini.
İnsansız yaşayabildim
türküsüz hiçbir zaman.
Hiçbir zaman aldatmadı beni türkü-
ler de.”
Apolas Lermi’nin Santa’sındaki (1) parçaları sadece birer türkü olarak dinlemeyin. Göçlerin, yürekte dinmeyen acısını terennüm ediyor. Santa dün mamur bir yerdi bugün harabe. Dillerin insanları birleştireceğine ayırdığı aykırı bir dünyanın sesi bu türküler.
CD albümündeki bazı bilgileri yazıma almalıyım ki, onları okuduktan sonra bu türküleri onulmaz bir hüznün eşliğinde dinleyeceksiniz. Tarihin düzeltilemez yanlışlarını düşüneceksiniz. Türkiye coğrafyasının her metrekaresinde bir dramın öyküsü yaşanmıştır. Kuşaktan kuşağa süren bir yakınmanın sesi bunlar.
“Asıl adı Abdurrahman Lermi’dir. Arkadaşlarının taktığı bir lakap olan ve kendisiyle özdeşleşen Apolas Lermi adıyla tanınmaktadır.
Özellikle antik bir dil olan Karadeniz Rumcasının Türkiye’de tanınmasına ve yaşamasına büyük katkı sağladı.
Santa; Trabzon’da, Arsin-Araklı sahilinde yaklaşık 45 km içeride, dağların arasında yer alan, yedi mahalleli bir köyün eski adıdır.
Köyün ilk sakinleri, Argiropoli (Gümüşhana) çevresinde faaliyet gösteren maden ocaklarında çalışanlardan oluşmaktaydı. Bu nedenle Santa ‘Madencilerin Kasabası’ olarak da bilinir. Santa, günümüzde Gümüşhane merkez ilçesine bağlı bir köydür ve Türkçe adı Dumanlı’dır.
Çoğu 19. yüzyıla ait sanatsal değeri yüksek, taştan yapılmış 13 kiliseyle birlikte, yine taştan okullar, köprüler, değirmenler, çeşmeler ve taş döşeme yolları vardı. Günümüzde bu yapılardan ayakta kalan pek yapı kalmadı. Çoğu harabe haline gelen kalıntılar yüzünden Santa artık harabeleriyle anılmaktadır.”
Ne garip bir tecelli !
Türkiye’de Santa’da yaşayanlar Rumca konuşuyor, Yunanistan’da yaşayanlar da Türkçe.
Çocuklar göç süresinde sürgün ate-
şinde yanarken, birbirlerini anlamadan oynuyorlar.
Özellikle bazı parçaları dinlemenizi anımsatmak isterim:
Biri Karadeniz. Mustafa Suphi ve Arkadaşları Anısına. Söz ve müzik Apolas Lermi’nin.
Turkika Ellinika.
Tonton.

***

HÜZÜNDEN neşeye, coşkuya gene bir Karadeniz CD’siyle geçebilirsiniz.
Erdal Bayrakoğlu’nun Sesumi Duyacaksın (2) aşkı, sevdayı, tutkularımızı seslendiriyor.
Bayrakoğlu, “Karadeniz müziğini sevmemizin ve yapmamızın en büyük nedeni Kâzım Koyuncu” diyerek onu anıyor.
Sesumi Duyacaksın’ın kapak yazısında dinleyiciye bir mesaj var:
“Bir küçük avluya bakıyor penceremiz... Uzaklara bakıyoruz... Rüzgâr, yağmur ve güneşle yıkanan bir şarkıdır beklediğimiz... Bir tutam ezgidir seyre dalıp gittiğimiz o avluda var eden bizi!
Bu müziğin duygusunda hüznünde ve coşkusunda sadece Karadeniz’in doğusu değil, insan vardır! Bir küçük avluya bakıyor penceremiz...
Ve ‘sevup da alamayan’ bu avlunun ‘Sesumi Duyacaksun’ diyen güzel çocuklarıyız biz.”
Yerel renklerin, iyi bir düzenlemeyle bizim kulağımıza ulaştırıldığı bir çalışma. Karadeniz’deki dil çeşitliliğini, ezgi zenginliğini duyacaksınız.
Halk türküleri bir müzik olgusu kadar, bir öyküyü de içinde barındırır.
Boşuna değil, Nâzım Hikmet’in, Orhan Veli’nin halk türkülerinden sevgiyle söz etmeleri.

***

BİR bölgenin, yörenin sesi, o ülkenin her köşesinde yankılanır. Dinlediğinizde bu sözde doğruluk payı bulacaksınız.

Haberin Devamı

(1) Santa, Apolas Lermi, Kalan
(2) Sesumi Duyacaksın, Erdal Bayrakoğlu, Beyoğlu Metropol

Yazarın Tüm Yazıları