MÜNİR NURETTİN’i yeniden dinlerken Orhan Veli’nin mısrası şarkılara karışıyor:
"İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı."
Ben de Münir Nurettin’in kendi CD’lerini, Timur Selçuk’un Babamın Şarkıları’nı, Emel Sayın Münir Nurettin Selçuk Söylüyor’u dinlerken, gözlerim kapalı, ilk iki plağının notalarını zihnimde seslendiriyorum, onun konserlerinden fotoğraf karelerini bir bir gözümün önünden geçiriyorum.
Güftesi Recaizade Mahmut Ekrem’in olan Rahmi Bey’in Nihavent makamındaki bestesi "Süzüp süzüp de ey melek o çeşm-i nimhábını", taş plakın cızırtılı sesinden hála kulaklarımda.
Saray Sineması’nda verdiği konserde, frakla oturup tanbur çalmıştı.
Beyaz Park’a, Küçük Çiftlik Parkı’na onu dinlemek için ailemle gittiğim günler...
TİMUR SELÇUK OLMASAYDI
GEREK Babamın Şarkıları, gerek Emel Sayın Münir Nurettin Selçuk Söylüyor, Münir Nurettin Selçuk’u genç kuşağa sevdirecek iki Timur Selçuk yaratıcılığı, ustalığı.
Birinci CD’nin kapağında şu yazıyor:
"Senfonik Orkestra, Türk Musikisi Sazları ve Korosu eşliğinde, yöneten ve seslendiren: Timur Selçuk." İkinci CD’nin de arka kapağında, "Senfoni Orkestrası, Türk müziği sazları ve koro için düzenleyen ve yöneten: Timur Selçuk."
Münir Nurettin Selçuk gibi büyük bir icracının ve bestecinin büyük şansı, oğlu Timur Selçuk’un hem Türk müziğini, hem Batı müziğini iyi bilmesi, aranjmanı, çokseslilikle teksesliliği birbirinin özelliğini yok etmeden, yeni bir seste birleştirme ustalığını göstermesi.
Münir Nurettin Selçuk’u bugünün kulaklarına ulaştırabilme başarısı hem Münir Nurettin, hem Türk müziği adına çok önemlidir.
Emel Sayın’ın sesinin tınısını her zaman sevmişimdir. Ayrı mekánlarda, ayrı sahnelerde farklı yorumlarla, farklı üsluplarla o besteyi seslendirir. Çeşitlendirmeyi, yorumlamayı bilir. Radyoda, sahnede, müzikalde dinledim.
Münir Nurettin Selçuk’u yorumlayışını da çok beğendim.
Yazımı yazmadan önce Timur Selçuk’la konuştum:
Birlikte çalıştıkları üç ay boyunca, Emel Sayın’ın çalışma disiplinine, sanatçı ciddiyetine hayran kaldığını söyledi.
Gelelim, Timur Selçuk’un yaptığı olağanüstü aranjmanın başka icralarda kullanılmasına.
Timur Selçuk’un katıldığım bir düşüncesini de buraya almalıyım:
"Bir opera sanatçısı bunları opera gibi söylememeli. Onun için de, Türk müziği, halk müziği söylemeyi öğretmeli konservatuvarlarda. Kompozisyon öğrencilerine de, makam, usul, formla ilgili bilgiler verilmeli, halk ve Türk musikisinin ahlakı öğretilmelidir."
Tangoyu tenor Placido Domingo’dan mı yoksa Gardel’den mi, Yunanca şarkıları Nana Mouskuri’den mi yoksa Agnes Baltsa’dan mı dinlemek istersiniz?
Benim tercihim Gardel ile Mouskuri’dir.
* * *
İYİ Türk müziğini bugünün anlayışıyla dinlediğinizde yeniden seveceksiniz.