Umuda değil ölüme uğurladık

YENİ yılın ilk gününde, umuda yelken açan yazılar yazardık, okurduk. Olmadı!

Haberin Devamı

Ölümler, kıyımlar, kadın cinayetleri, savaşlar dünün kara yapraklarına kazıldı diye düşünürdük, avunurduk. Olmadı!

Yılbaşı gecesi eğlenen herkesi, sadece bir mekânda değil, evlerinde bile mutlu bir yıla hazırlandıkları duygusunu yaşayanları, bir umut katili öldürdü.

İnsanlık hanesi çizildi.

Canlı bombalar, katliam failleri, nasıl bir insanlık dışı ruh hali içindedirler?

Yıllar önce Aydın Doğan Karikatür Yarışması’nda ödül kazanan bir karikatürü yeniden anımsadım. Canlı bomba, patlayıcıları vücuduna bağlamış, ceketini giyip bir işe gider gibi evinden çıkıyor.

Ne kadar ürpertici bir görüntü!

Ölümler, öldürülmeler haber bültenlerinde art arda gösteriliyor.

Gözümüzün retinasına yerleşen tabutlar ve tabutun başında ağlayanları, hiçbir ilaç, hiçbir uzman silemez.

Haberin Devamı

O görüntülerden sonra kim hiçbir şey olmamış gibi yaşamını sürdürebilir? Her ölüm insanı insana karşı biler. İnsanların ‘Kanı kanla yumazlar, kanı suyla yurlar’ sözünü ezberlemesi lazım...

Yeni yıla, umutları işleyen şiirlerle gireceğime, yeni yılın ilk günü televizyondaki görüntülerden sonra ölüm ve tabut üzerine belleğimde kalan dizeleri mırıldandım.

İki şair bende bu duyguları yarattı.

Abdülhak Hamit ve Necip Fazıl Kısakürek.

Güzel günlerden söz eden şairleri, yazarları, acılar bize unutturdu!

* * *

ÜSTLENEN belli oldu! Ancak kimliğinden ziyade yaptığına bakıyorum ve dünyanın daha da kötücülleşmesinden öteye bir şey göremiyorum.

Yılbaşı gecesi yapılan katliamı siyasal açıdan çok sosyal açıdan daha tehlikeli buluyorum. Çünkü bu, yaşama biçimine yapılan bir saldırıdır.

Çünkü bu, benim gibi düşünmeyene yaşama hakkı vermem diyen ilkel bir anlayışın ürünüdür.

Çünkü bu, Osmanlı’dan bugüne gelen, herkesin istediği gibi yaşama hakkını savunan tarihi anlayışın, hoşgörünün de katlidir.

Çünkü biz bu dengeyle övünürken, Ortadoğu’nun bataklığında laikliği, çoğulcu kültürü savunurken, bu konudaki duyarlılığın önemini herkes doğru idrak etmeli. Eduardo Galeano’nun hatırlattığı gibi, 1 Ocak dünyadaki birçok insan ve kültür için yeni yılın ilk günü olmayabilir, ama bir o kadarı için yeni bir gün kutlanılmaya değerdir!

Haberin Devamı

Merak edenler, İstanbul’un eski tarihinden birkaç sayfa okusunlar, aynı mahallede başka dinden olanların birbirlerine saygılarını, sevgilerini öğrensinler, yüzyıllar sonra yapılanlardan belki utanç duyarlar.

Beğenmediğimiz, bize yabancı gelen her şeyi eleştirebilirsiniz. Ancak, başta yaşama biçimi olmak üzere bunu zorla değiştiremez, tahrik aşamasına getiremezsiniz... Bu insanlık suçudur. Terörün bence en tehlikelisi, en kemirgeni, yaşama biçimine karşı uygulananıdır.

Ama gene de direncin şiirini, direncin edebiyatını okuyacağım.

Nice kıyımlar yaşadı, zulümler gördü insanoğlu. Gene de yaşayarak öcünü aldı. Tarihteki kahramanlar, insanlık düşmanlarına teslim olmayanlardır.

Haberin Devamı

Şairin dediği gibi, mülkünün yıkılmasına müsaade etmeyin.

Sisifos efsanesi gibi, kaya düşsün ama gene de o kayayı tepeye çıkaracak gücü, umudu kendimizde bulalım.

* * *

SABREDELİM. Sabır bizim ulusal hasletimiz!

Büyük şair Gülten Akın’ı rahmetle analım, ne yazmıştı?

“Kaç Eyup şaşkına döner sabrımızdan!”

Güzel günlerde buluşmanın umudunu yok edemeyecekler.

Yazarın Tüm Yazıları