6 Mayıs 2006’da aramızdan ayrılan iyi öykücü, romancı, yayıncı, 1950 Kuşağı’nın önemli adlarından Erdal Öz’ün anısına düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün ilki bu sene düzenlendi ve ödül Gülten Akın’a verildi.
Adına ödül verilenle ödül alan arasında bir edebi akrabalık bulunmalı mı? Yorumlar, kanılar farklı olabilir. Ama Gülten Akın’la Erdal Öz arasında yazar sorumluluğu, edebiyatı algılayış bakımından yakınlıklar vardır.
Gülten Akın şiirinin Türk şiirindeki yeri nedir? Daha önemli bir soru, hayatımızdaki yeri nedir?
Ben onun şiirlerini okurken, Türkiye’nin edebi, siyasi, toplumsal güncesini de okumuş olurum.
TÜYAP Kitap Fuarı Onur Yazarı seçildiğinde, İhsan Yılmaz’ın bir sorusuna verdiği yanıt, onun halk şiirini, halk edebiyatını nasıl modernleştirdiğini özetleyen çok önemli bir cümledir: "Anadolu’nun dili bana önemli bir dayanak sağladı. Oradan kesinlikle seçmeler yaptım. Dili adeta stilize ettim."
Dünya Şiir Günü Bildirisi’nde de şiiri ve hayat bağlamında özgürlük kavramını tanımlamıştı: "Birey olmak için toplumsallıktan geçiremediğimiz bu hayattan hálá biraz utanç mı duyuyoruz? Utancı yenmek mi istiyoruz; bir gün anne, bir gün sevgili, bir gün şiir diyerek?
Yine de savaşlara, gücün güçlünün egemenliğine, kıyımlara, işkencelere karşı durmaya çalıştı şiir.
Şiirin düşünceyi, sezgiyi zenginleştirici, derinleştirici, ufuk açıcı olduğunu biliriz. Şiir her zaman, şiir bazen, şiir bir kez de olsa paylaşılan şeydir."
Gülten Akın’ın şiirlerini okudunuzsa, size onun şiir üzerine yazılarını da salık vereceğim.
Şiir Üzerine Notlar ve Şiiri Düzde Kuşatmak, kitaplığınızın şiir rafında mutlaka yerini almalı.
Gülten Akın’ın bu iki kitabı, hem şiiri, hem başka şairler üzerine düşündüklerini içerir. Şiirinin arkasındaki poetikanın oluşumunu öğrenirsiniz. Bu kadarla bitmez bu yazıların işlevi.
Onun Türk şiirini, yeni şairleri, kendinden sonraki kuşağı nasıl izlediğini, onlar üzerine derinlemesine yargılar verdiğini de okuyacaksınız bu kitaplarda.
Şiirini yenileyen sözünü kullanmam, yetkin şiiri aynı düzeyi hep sürdürmüştür.
Ama gene de, her yeni şiir kitabında yeni bir şairin/şiirin tazeliğini bulursunuz. Her zaman, her yeni kitabı için yazma isteği duymam buradan kaynaklanıyor.
Onun üzerine inceleme yapacakların iki öğeye dikkat etmelerini, belki de özellikle o eksen çevresinde dönmelerini söylemeliyim.
Halk dili, nasıl o folklorik özelliği kalmadan bugüne getirilir?
Toplumculuk, iyi şiirle nasıl buluşur, bunun yanıtı onun şiirlerindedir.
Son çıkardığı iki kitap üzerine de kısa notlar aldım.
Kuş Uçsa Gölge Kalır’da, bireyin yaşadığı çağdaki yeri, konumu nedir? Dünle bugünün kucaklaşması, hesaplaşması, sorgulanması bir arada yazılır. Zordur şiirin hassas terazisini kullanmayı bilmek. Ama daha da zoru bu şarttır.
Bağlar, hayatından/hayatımızdan kesittir, günceldir, şiirinde güzel yinelemeler göze çarpar, bir duyguyu, bir düşünceyi bize anımsatır, sonra geleni daha kuvvetle vurgulamak için:
"siz neyi taşıdınız
ben neyi taşıdım?"
Son iki dize klásik şiirin esintisini taşır:
"bende bir gülten kaldı
hangi bağa diksem yabancı"
Bu yargımı Şehrazad şiiri için de sürdürebilirim:
"şimdi hepsi düştü
Gülten gizde kaldın"
Celáliler Destanı, bir isyan hareketinin şiirsel tarihidir. Tarihi bir olayı tarih kitaplarından okurum, ama bunun uzantılarını ancak edebiyatta bulduğum kanaatini taşırım.
Osmanlı devlet yönetimine karşı bu başkaldırmanın şiirdeki izdüşümü, onun bugün bile süren etkisini taşımaktadır.
Gülten Akın, daha önce Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı’nı, Seyran Destanı’nı yazmıştı. Aslında "destan" türünün -öyle diyelim- başarılı örnekleriydi bu çalışmalar.
Celáliler Destanı’nın başındaki Sunu’da bakın ne yazmış?
"Celáliler Destanı ise koca Osmanlı Mülkü’nün ayakta olduğu bir dönemde, zulmün ve buna karşı kalkışmanın, büyük ve uzun isyanın destanı olsun diye yazıldı.
İmparatorluk onmadı bir daha. Cumhuriyet ve onunla başlayan devrim süreci dışarıdan ve içeriden nedenlerle ’İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir kitle’ amacına ulaşamadı. Gerçek bir demokrasinin koşullarıysa bir türlü oluşturulamadı.
’Celáliler’ yeniden türedi. Çoğaldı. Karşı kalkışmalar kanla, acıyla, hışımla sindirilmeye çalışıldı."
Gülten Akın’ın şiirlerini yeniden okuyun, yeni şiirsel tatlar keşfedeceksiniz.
Gülten Akın kimdir
1933’te Yozgat’ta doğdu. 1955 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Avukatlık ve öğretmenlik yaptı. İnsan Hakları Derneği, Halkevleri, Dil Derneği gibi demokratik kitle örgütlerinde kurucu ve yönetici olarak çalıştı. İlk ürünleri 1951’de Son Haber gazetesinde yayımlandı. Şiirleri İngilizce, Almanca, Flamanca, Danca, İtalyanca, Bulgarca, Arapça, Lehçe, İspanyolca, Fransızca, İbranice ve diğer dillere çevrildi, çeşitli akademik çalışmalara konu oldu. 40’ı aşkın şiiri de bestelendi. Uzun zamandır sadece şiirle uğraşıyor.
Yapıtlarından bazıları:
Şiir: Rüzgár Saati, Kestim Kara Saçlarımı, Sığda, Kırmızı Karanfil, Maraş’ın ve Ökkeş’in Destanı, Ağıtlar ve Türküler, Seyran Destanı, İlahiler, Sevda Kalıcıdır, İzlediğimiz Yollar, Sonra İşte Yaşlandım, Sessiz Arka Bahçeler, Kuş Uçsa Gölge Kalır, Celáliler Destanı.
Düzyazı: Şiiri Düzde Kuşatmak, 42 Gün, Şiir Üzerine Notlar.
Oyun: Toplu Oyunlar.
Aldığı Ödüller
1964 TDK Şiir Ödülü
1972 TRT Ödülü
1976 Yeditepe Şiir Armağanı
1991 Halil Kocagöz Ödülü
1992 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü
1999 Antalya Altın Portakal Şiir Ödülü
2003 TÜYAP Kitap Fuarı Onur Yazarı
2008 Konak Şiir Günleri Armağanı
2008 I. Erdal Öz Ödülü
LEKE
Çağın en karmaşık yerinde durduk
biri bizi yazsın, kendimiz değilse
kim yazacak
sustukça köreldi
kaba günü yonttuğumuz ince bıçak
(...)
öğrendik de körmüş, sanki yokmuş
ne yol ne bir garip geçip giden
ne kaydını tutan geçip gidenin
dediler ki
onları kilitle, anahtarı eski yerine bırak
oysa
utanılacak bir şeymiş, öyle diyor Camus
tek başına mutlu olmak
sesler ve öteki sesler, nerde dünyanın sesleri
leke dokuya işledi
susarak susarak
BAĞLAR
Solmamıştık daha çağla zamanlardı
siz ikiniz gelirdiniz küçük kızlar
birinizin iri mavi komik bakışları
öteki sessiz edilgen
(...)
o günlerden bugünlere
siz neyi taşıdınız
ben neyi taşıdım?
vardı bir şeyler elbette
o zaman da vardı
ama Afgan şehirleri
masal olmamıştı daha
Iraklı çocuklar, anneleri...
Irak kül, Irak yıkıntı
Ortadoğu yara dünya
(...)
bende bir gülten kaldı
hangi bağa diksem yabancı
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Arthur Rimbaud İlluminations İş Bankası Kültür Yayınları
Ali İhsan Göğüş Hep İsmet Paşa’nın Yanında Remzi Kitabevi