Paylaş
Festival maratonunun galipleri pazar günü belli olacak. Hepimiz, gittiğimiz filmlerin sayısına göre iyi bir seyirci olup olmadığımız kararına varacağız.
Festival'de sevdiğiniz yönetmenlerin eserleri dışında ne kadar film gördünüz? Karşıtlıklara hazır değil misiniz? Anlayışınızı değiştirmek niyetinde değilsiniz anlaşılan.
Hayatımızı yenilemek, kendimizle hesaplaşmak, ruhumuza, duygularımıza çeki düzen vermek ya da alabildiğince palamarları çözüp doğal akış içinde ömür tüketmek... Sinemanın kazandırdıkları, kaybettirdikleri.
Sinemanın, baştan çıkarıcılığına kendinizi kaptırmadıysanız, dikkat edin ruhunuz yaşlanıyor. Sizin bir sanat estetik operasyonuna ihtiyacınız var.
Türk sineması konusunda eksikliğinizi giderecek bir tavsiyede bulunabilir miyim?
Ustalara Saygı bölümünde Yılmaz Güney'in iki filminden mutlaka birine gidin, vaktiniz varsa ikisini de görün.
Umut ile Seyyit Han.
Umut'taki Faytoncu Cabbar, benim sevdiğim kahramanlar listesinden hiç düşmemiştir. Seyyit Han, Anadolu'daki insan dokusunun başarılı gergefidir.
Genç kuşakların, yıllardır gereksiz yere filmleri yasaklanan Yılmaz Güney'in filmlerini gördüğünü umarım.
Yarın, eleştirmenlerin değil, seyircilerin günü.
Hürriyet Halk Ödülü'nü kazananlar bugün belli olacak.
Eleştirmenlere karşı seyircilerin beğendiği filmler. Festival seyircisinin profilinin açıklanması bakımından da ilgi çekici bir istatistik bana kalırsa.
Herhalde festival yetkilileri de seyirci çoğunluğunun eğilimini gelecek yıllarda kaale alacaklar.
Adında ‘‘tango’’nun bulunduğu her CD'yi dinler, her kitabı okurum.
Tango'nun çağrışım zenginliğinden kaynaklanıyor .
Tango Dersi'ni görmek gerekir diyorum.
Okur/seyircilerimiz için bir şans: Pazar günü 15.00'te Mrs. Dalloway yeniden gösterilecek.
Sinema kitaplığınızı da zenginleştirdiğinizden kuşkum yok.
Sinemasever dostlarınız şöyle diyecekler: Yediğiniz içtiğiniz sizin olsun gördüklerinizi anlatın.
Ben olsam yediklerinizi de merak ederdim.
Gelecek festivallerde Gümüş Ekran'lı gecelerde buluşmak dileğiyle.
Paylaş