Selahattin Hilav’ı anarak

SEVGİLİ dostum felsefeci, edebiyatçı Selahattin Hilav, eski Yeni Sabah gazetesinin çıktığı, sonradan Meydan Larousse’un yayınlandığı binada çalışıyordu.

Haberin Devamı

O bina da Cumhuriyet gazetesinin karşısında olduğu için ne zaman istesek birbirimizi görebilirdik.

Ansiklopedinin genel yayın yönetmeni Hakkı Devrim, telif sorumlusu Nezihe Araz, çeviri sorumlusu da Adnan Benk’ti. Hakkı Devrim’in içerikteki biçimdeki titizliği, yurtdışından özel harf getirecek, özel baskılar yaptıracak düzeydeydi.
Lügatin yayınlanma önerisini kapanan Yeni Sabah’ın sahibi Safa Kılıçoğlu’na önermiş, projeyi kabul ettirmişti.
Edebiyat, bilim dünyasının birçok tanınmış adı, bu sözlükte çalışırdı. Sözlük tarihimizde, kalitesiyle anılması gereken bir çalışmadır.
Bilmeyenlere bir anımsatmada bulunayım. Vaktiyle gazeteler arasında büyük bir ansiklopedi savaşı çıkmıştı, bu savaşın tarafları üç gazeteydi: Hürriyet, Milliyet, Sabah. Bu savaşın içindeki önemli unsurlardan biri de Ana Britannica idi. Ansiklopediler kimsenin ummadığı tirajları sağladı. Ansiklopedi savaşlarını ben basına her zaman yakıştırırım. Bir bilgi kaynağı neticede...
O yıllarda İstanbul Radyosu’nda saat 17.30’da fasıl vardı. Selahattin’le birbirimize haber verirdik. Programı kaçırmamak için. Fasılın en tanınmış takımı, Hakkı Derman (keman), Şerif İçli (ut), Şükrü Tunar’dan (klarnet) oluşan üçülüydü.
Bizim neoklasik saydığımız bestecimiz Şerif İçli’ydi.
Hiç kuşkusuz birçok gazinoda da önden fasıl yapılırdı. Fasılların da assolistleri vardı.
Bu fasılların long play’leri (uzunçalar) de yayınlanırdı.


* * *

Haberin Devamı


BU hafta ‘Meydan’* CD’sini dinledim.
İki CD’lik albüm, bize fasıl tadının ne olduğunu, eski müziğimizin en doğru, en iyi nasıl icra edildiğini göstermesi açısından bu albümün önemi var. Albümün başındaki ‘Şimdi Meydandayız’ başlıklı yazı size fasılın tarihi konusunda özet bilgiler verecek: “Meydan... Kültürümüzde özel bir yeri ve çok yönlü çağrışımları olan bu kelimenin etkili gücü, onu yeni albümümüze isim olarak seçmemize sebep oldu.
Çok zengin bir eğlence kültürümüz olduğu gibi, Şehzadebaşı, Göksu, Kâğıthane, Papazın Bağı ve İstanbul’un daha pek çok merkezinin mekân teşkil ettiği bir meydan kültürümüz de var. Meydan ve eğlence kavramlarının kesiştiği yerde ise başrolde daima müzik bulunuyor.”
Elbet bu ses ve saz sanatçılarını da unutmayalım.
Prodüktör–Sanat Yönetmeni: Uğur Işık
Koordinatör–Metin Yazarı: Mehmet Güntekin
Eski fasıl plaklarını, gazinolarda canlı icraları dinleyenler, bu CD’deki icraların nasıl yeni ve günümüz anlayışına uygun bir çalışma olduğunu fark edeceklerdir.
Onun için özellikle genç kuşağın dinlemesini isterim. Çünkü radyolarda, televizyonlardaki bazı örneklerin ne gerçek fasılla, ne seçilen parçalar itibariyle, ne icralar itibariyle uzaktan yakından ilgisi olmadığını hemen fark edeceklerdir.
Geniş bir zevk skalasında seçilmiş besteler, Türk müziğinin birçok büyük bestecilerinin yanı sıra, kanto ve operet şarkılarını da beğeneceğinizi umuyorum.
Albümün broşüründe, çalınan parçaların bestecileri hakkında kısa biyografik bilgiler var. Güftenin, bestenin kime ait olduğu da belirtiliyor.
Operetten seçmeler, kantolar eğlence tarihimizin, zevk değişimlerinin grafiğini vermesi açısından da dinlenmeli.
Birinci CD’de 17, ikinci CD’de 10 şarkı var.


* * *

Haberin Devamı


YAŞADIĞIMIZ ülkenin müzik tarihini doğru öğrenmediğimiz sürece, toplumsal ve siyasal olaylara teşhis koyamayız.

(*) Meydan, Alaturka Records - Taş Plakların Kaldığı Yerden

Yazarın Tüm Yazıları