Seksen dört yaşında bile zirvedeydi

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Şefler yaşlanmıyor. Müziğin dünyasında yaşamak, onları iki anlamda da ölümsüz kılıyor. Fiziksel ve ruhsal.

Sir Georg Solti'nin bir doğum günü fotoğrafı belleğime öylesine mıhlanmış ki, onu hep o haliyle hatırladım, hatırlayacağım.

Gramophone Dergisi'nin kapağında, başında kırmızı şapka, mihnetlerden arta kalan çizgilerle derinleşen, güleç bir yüz.

Sahi, ister smokinli olsun, ister t-shirtlü, somurtuk bir fotoğrafı benim albümümde yok.

Ona, rahmetli Nermin Menemecioğlu'yu Londra'daki ziyaretlerimden birinden dönerken rastlamıştım.

Keşke bana verdiği zevk için teşekkürlerimi, minnetlerimi sunsaydım.

Bir çok orkestrayı yönetmişti, bir çok ödüller almıştı ama adı Chicago Senfoni Orkestrası ile birlikte anılırdı. Oysa Viyana Filarmoni ile de olağanüstü icralar çıkarmıştı.

Seksen dört yaşında, genç kuşak solistlerle doldurduğu Mozart'ın Cosi Fan Tutte'si, eleştirmenlerce övülmüştü.

***

Seksen yaşından sonra da festivallere koşuyor, orkestra yönetiyordu.

Klasik müzikte Grammy Ödülü'nü kazanan Richard Strauss'un Die Frau ohne Schatten operasının CD'sinin kitapçığına yazdığı önsözde, onun bu operaya gösterdiği sevgiyi ve müzik anlayışını bulabiliriz:

‘‘Die Frau ohne Schatten, benim opera hayatımın en çok sevgi duyduğum eserlerden biridir. Eserin icrasındaki problemlere rağmen, çok güzel bir eserdir.

Strauss'la Hofmannsthal'in işbirliğinin ürünüdür.

Şairle besteci arasındaki mektuplaşmalar, operanın yaratılışının konusunda bize aydınlatıcı bilgiler verir.''

Solti'ye göre, bu hikaye bir peri masalını andırır. Atmosferi, felsefesi belki İran'ın izlerini, belki de Uzak Doğu'nun gizlerini taşır.

Bu operanın çok dinlenmediğinden, çok sahnelenmediğinden yakınır, ancak müzik tutkunlarının bunu dinlediğini söylerken, artık connoisseurs'lerin dışındakilerin de kulağına bu müziğin gitmesini umut ettiğini söylemektedir.

Proje üzerine üç yıl çalışmış ve bestecinin her notasını yazdığı gibi kaydettik, demiştir.

Bu cümleyle Solti'nin şeflikten ne anladığını açıkladığını söyleyebiliriz.

Solti'nin en önemli icralarından biri olan Richard Strauss'un Die Frau ohne Schatten'de, Viyana Filarmoni'yi yönetmiş, solist kadrosu da Behrens, Domingo, Runkel, Van Dam, Vrady ve Jo'dan oluşuyor.

Belki bu CD'yi şöyle övebiliriz artık. Strauss, Hugo von Hofmannsthal, Solti üçlüsünün bize armağanı.

Solti'nin yönettiği Wagner'in ünlü Der Ring des Nibelungen'i müzik tarihinde ilk komple stüdyo kayıt olma özelliğini taşır.

Wagner'in bu dörtlüsünde (Das Rheingold, Die Walküre, Siegfried, Götterdammerung) Solti, Viyana Filarmoni'yi yönetiyordu, Nilsson, Hotter, Wiendgassen, King, Crespin, Neidlinger, London, Flagstad, Frick, Ludwig, Stolze, Fischer-Dieskau, bu icranın solistleriydi.

Müzik eleştirmenheri oy birliğiyle bu icrada hata bulamadık, dediler.

Üstelik yorumun doğallığını öve öve bitiremediler.

Beethoven'ın Dokuz Senfonisi'ni seslendirdiği plak da gene Grammy Ödülü kazanmıştı.

***

Şefler çok önemli aracılardır, bestecileri bize ileten, o kağıtlar üzerindeki notalara hayat veren.

Bu haftayı kendim için Solti Haftası ilan ettim, kulaklarıma sindire sindire Strauss ve Wagner dinleyeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları