Sadece güldürü değil

Gülerken ağzımda gülümsemenin donduğu, üzülürken, hüzünlenirken de "hayat bu" deyip komedi ruh haline geçtiğim anlar oldu.

Ali Poyrazoğlu’nun yazıp yönettiği "Ben Eskiden Küçüktüm"de yaşamın bütün tonları karşımıza çıkıyor. Tiyatro dünyasının ölen ve yaşayan ustalarına göndermeler, onlardan portre tasvirleri, oyuna olağanüstü bir canlılık veriyor. Türk tiyatro tarihinden anı, anekdot damlaları. Hele anlattığı kişileri benim gibi tanıyorsanız, sanırım zevk alma oranınız artar.

Ali Poyrazoğlu, sahne ile kulis arasındaki perdeyi saydamlaştırmış, tiyatronun/tiyatrocunun dünyasını bize aktarıyor.

Kişilerin görünen görkemlerinin ardında, kırılganlıkları, bunalımları bütün yalınlığıyla bize aktarılıyor.

Yazar-yönetmenin bulduğu bir trük -acaba böyle mi desem- oyuna bir şiirsellik katıyor.

Tiyatro dünyasından birçok kişiyi anlatırken, lapa lapa kar yağıyordu, diyor ve her şey de karlar altında kaldı, uzaklaşıp görünmez oldular.

Beni etkileyen geçişlerin belleğimde en çok kalanı bu. Komedi ile dram arasında nefis bir gelgit gergefi kurmuş.

* * *

GÖRSEL açıdan kuklaların bir zenginlik kattığını söylemeli. Belki de gerçek dünya ile fanteziler arasındaki köprüleri kuruyorlar.

Sahne bir açık artırma alanıdır, müzayede katılımcıları da bütün seyirciler.

Açık artırma da her şey somut değil, içinde daktilo da var, gözyaşı da.

Salondan birini seçiyor oyuncu.

Portreler üzerine çeşitlemelerde kimler yok ki?

Muhsin Ertuğrul’dan Haldun Taner’e, Aziz Nesin’den Yıldız Kenter’e, Suavi Sualp’den Zeki Müren’e, İsmet Ay’dan Altan Erbulak’a kadar.

Oyunun başarısını yükselten, emekleriyle seyirlik yanını geliştiren diğer adları da anmalıyım.

Sirk sanatları eğitmeni: Dominique Denis, Dekor-Kostüm: Murat Coşkun, Kuklalar: Karel Brozek, Oynayanlar: Ali Poyrazoğlu, Özdemir Çiftçioğlu, Berrak Kuş, Eser Ali, Onur Şenay, Murat Ilgar, Korhan Aydın, Oylum Karakaş.

* * *

AÇIK artırma sırasında Ali Poyrazoğlu, Suavi Sualp’in emektar Erika daktilosunu bana vereceğini, sahneden bütün seyircilere ilan etti.

Fakat kavuşacağım zaman hakkında şüphelerim var. Çünkü baktım İş Bankası’nın salonu doluydu, oyun tutmuş. Yakın zamanda sahip olamayacağım.

Geçenlerde aradığımda bu haftayı Ankara’da geçireceğini söyledi.

Takdir edersiniz ki, bir daktilonun peşinden de işimi gücümü bırakıp Ankara’ya gidemezdim.