Paylaş
Bir yazarın kalıcılığının birkaç ölçüsü vardır. Bu ölçülerden önde geleni, yarattığı tiplerin, kahramanların bugün de aramızda dolaşmasıdır. Bu tipler, Doğu ile Batı arasındaki gelgitlerin yarattığı kültürel DNA’larımızın grafiğidir.
Esra Derya Dilek, hazırladığı ‘Gizli Mâbet’in ‘Önsöz’ünde bu ortada kalmışlık durumuna dikkat çekiyor: “‘Gizli Mâbet’ kitabının aynı adlı ilk öyküsünde; Batılı oryantalist Frenk’in Doğu kültürüne olan mistik, aşağılayıcı, irrasyonel bakış açısını ustalıkla eleştiren Ömer Seyfettin, ‘Tam Bir Görüş Adlı’ öyküde Batı kültürüyle benliğini kaybetmek suretiyle yozlaşmış sahte aydının temsilcisi Efruz Bey’i hicveder.”
Tanzimat’la başlayan Batılılaşma hareketinin sahte, taklitçi kişiler ortaya çıkarmasını eleştirir. Siyasal çatışmalar arasında sıkılıp kalmış tipleri de böyledir. Onu sadece milliyetçi bir yaftayla değerlendirmek yanlıştır, dilin sadeleşmesinden yaşamın sadeleşmesine kadar birçok değerlerin konumunu ortaya koyar.
Kültürel gülünçlük
Birçok öykünün mekânı Tokatlıyan’dır. Tokatlıyan, İstiklal Caddesi’nde idi. Her kuşağın onunla ilgili anısı vardır; Ercüment Ekrem Talu’dan Nâzım Hikmet’e, Çetin Altan’a kadar...
Özümsenmemiş, taklitçi Batı’nın eleştirisidir bu. Beyoğlu için söylediği “Ne iğrenç Garp karikatürü yarabbi!”, gerçek Batı’yla taklidin mukayesesidir. Türkiye’nin sınırından çıkar çıkmaz ‘Muhteri-Fantezi’ bugün de tüketici çılgınlığının ta kendisidir:
“Bir Muhteri -Fantezi-
Kuruş kuruş kazandığım liraları avuç avuç harç etmek benim elimden gelmez. Masrafı iradıma uydurmayı hayatımın en büyük vazifesi sayarım. Fakat ahlak gibi vazife de muhite göre değişiyor. Memleketimizin hududunu aşınca her türlü fikirlerimiz, umdelerimiz altüst oluyor. Başka hava, başka muhit, başka ufuk bizde başka temayüller uyandırıyor. Biz bunun farkında olmuyoruz.”
Hepimizden bir parça...
Farkında olmamak, bilinçli bir değerlendirmeden uzak oluşumuzdan kaynaklanıyor.
Kültürel gülünçlük benim onda bulduğum en düşünsel tat. Reşat Nuri’ye adadığı ‘Kurbağa Duası’nı okurken Anadolu’nun etkileyici insan haritasını hayal ettim. Bu öyküyü okuduktan sonra haritayı genişletmek için başka kitapları da okumak gereğini duydum, böyle bir Anadolu insanları tahlili ne kadar değişti, ne kadar kaldı, belki de okuduktan sonra karar verebiliriz. İşte okuma listesi: Reşat Nuri Güntekin, Köy Enstitülü yazarlar, Refik Halit Karay.
Melisa Aksu’nun hazırladığı ‘Asilzadeler’ ise dört parçadan oluşuyor: Efruz Bey, Ashabı Kehfimiz, Asilzadeler, Türk Bayrakları.
“Efruz Bey/Fantezi roman: Bu küçük romanı Efruz Beyefendi’nin kendisine hediye ediyorum.
Sevgili Efruz!
Hayatından şu birkaç levhayı yazarken ihtimal biraz mübalağacı göründüm. Ne yapayım? Bu benim mizacım... Bunun için kızma. Beni affet! Hem emin ol ki maksadım ne seni tahkir ne de maskara etmek... Hakikati görüldüğü gibi, edebiyat yapmadan yazmak istedim. Muvaffak oldum mu? Bilmiyorum. Fakat okuyunca samimiyetimin derecesini herkesle beraber sen de anlayacaksın. Herkes seni -bizzat kendi kadar- tanır Efruzcuğum, bugün hiç kimse sana yabancı değildir çünkü sen ‘hepimiz’ değilsen bile ‘hepimizden bir parça’sın...”
İroninin ustası
Son cümle benim hafızamda her zaman çınlamıştır. İroninin, ince alayın ustasıdır, insan sahtekârlığını bu kadar gerçekçi kaç kişi yazmıştır: “O ana kadar tamamen mabeyne mensup geçinen Ahmet Bey, velinimetinin konağından çıkarken o kadar ‘Hürriyetperver’di ki yanında Namık Kemal’le Mithat Paşa halis istibdat taraftarı kalırlardı.”
Ömer Seyfettin’i okurken geçen yılların değiştiremediği, silemediği izleri fark ettiğinizde boy aynasını kırmak isteyebilirsiniz. Çünkü birçok siyasetçi bunu kırmıştır. Bir yazarın hâlâ okunur olmasının sırlarını keşfedeceksiniz. Her yazımızda nitelediğim gibi, çok şey öğrenmek istiyorsanız, Tahir Alangu’nun ‘Ülkücü Bir Yazarın Romanı’nı mutlaka okuyun.
Gizli Mâbet, Hazırlayan: Esra Derya Dilek,
160 sayfa, 14 TL
Asilzadeler, Hazırlayan: Melisa Aksu, 160 sayfa, 14 TL
Turkuvaz Yayınları
Paylaş