Paylaş
Birçok kimse buralarda edindiği bilgilerle iş hayatına atılmıştır.
Geçen cumartesi günü Tophane-i Âmire’de ‘Türk İğnesinin Mucizesi-Olgunlaşma Enstitüleri’ başlıklı bir sergi açıldı.
Emine Erdoğan açılış konuşması yaptı.
Kataloğun başındaki yazısında, Türk kadınının yerini, üretici yanını vurguladı:
“Bu toprakların kadınları, Anadolu’nun eski baharlarından bugüne dek, hayatın daima üreten, değer katan ve dönüştüren dinamiği olmuşlardır. Olgunlaşma Enstitüleri’nin dün olduğu gibi bugün de vizyonu, Türkiye’nin folklorik ve kültürel birikiminin el sanatlarında yaşatılarak, bize has tasarım kültürünün uluslararası alana açılmasıdır.”
Çocukluğumda ailemin bu enstitüyle nasıl ilişki kurduğunu, o ürünlerden aldığını anımsıyorum.
Benim için önemli olan gerçekten her ülkenin zevkinin yansıdığı yerlerden biri. Buradan çıkan işlerin sadece belli günlerde teşhirinden yana değilim, enstitülerin mağazalarının olmasını öneriyorum. Bazı yerlerde insanlar buralara gelip alışveriş yapabilmeli.
Bizim dokumalarımız, kumaşlarımız buralarda kullanılmalı.
Sergiyi gezerken, hiç kuşkusuz anılarımın içindeki yerini de düşündüm.
Katalogda ayrıca Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un ve Beylerbeyi Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü’nden Semra Kır Şimşek’in yazıları var.
Kataloğun içerik listesi:
Osmanlı Devleti’nde Kızların Eğitimi ve Mesleki Teknik Eğitimin Doğuşu
Cumhuriyet Döneminde Kızların Mesleki ve Teknik Eğitimi
Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüleri
Türkiye’de Olgunlaşma Enstitüleri
Amerika’da Bir Türk Modası Gösterisi, Hayat Mecmuası’nda çıkan fotoğrafı çeken Ara Güler
Sophia Loren’in Enstitüleri ziyareti.
*
DİKİŞ eğitimiyle ilgili bir sergi kataloğu. Halûk Perk’in hazırladığı kataloğun adı: ‘Osmanlı’dan Günümüze Biçki-Dikiş ve Eğitimi’.
Sergiyi gezerken kadın ve erkek terzilerinin kullandığı malzeme belleğimde canlandı.
Benim ısmarlama elbise diktirdiğim terziler... Hâlâ onlara giderim.
Eskiden birçok terzi de hanımlar için eve gelirdi. Teyzelerime gelenleri de hatırladım.
Mezuraları bilirim, zaman zaman da kullanırım, şimdi elbise satan mağazalarda bile ona az rastlanıyor.
Elle çevrilen dikiş makinesi yakın zamana kadar evimizde vardı. Daha sonraları ayaklı makineler çıktı.
Sergiyi gezerken eski terzileri, atölyelerini düşündüm. Provalara giderdik, provanın yanı sıra dostlarımızla buluşur konuşurduk.
Tabii kumaş satan dükkânlar da vardı. Tüccar terzi denilen terzilerde kumaş da bulunurdu, gittiğinizde diktireceğiniz kumaşları da seçerdiniz.
Hazır gömlekler bile çok azdı, hele hazır elbiseler yok denecek kadar azdı.
Bazı terziler çalışma mekânlarımıza da gelirdi, dostlarımız olanlar provaları oralarda yaparlardı.
Serginin birkaç açıdan hoşuma gittiğini söyleyebilirim.
Bize özgü zevklerin, giyim kuşam tarihini öğrenmek bence bunu benimseyen, uygulayan kuşakların da uygulamasını sağlayacaktır.
Şimdi ya Batı’dan modellerle giyiniyoruz ya da tekdüze taklit bir yanımız ortaya çıkıyor.
Bu sergiyi gezerken birçok tereddüt yaşadım ama yaygınlaşmasını gönülden diledim.
*
İYİ bir hafta sonu gezeceğiniz sergi.
Paylaş