Paylaş
Kitaptaki çizimler, yazının çizgiye dönüşüm ameliyesinin doruk noktası. Edebi metinleri beğeni sindiriminden geçirdikten sonra, ortaya çıkan birinci sınıf ürünler.
Türlerin buluşmasından, dostluklarından, aradaki gelgitlerden hoşlanırım. Tehlikeli bir yolculuktur bu. Türlerden biri egemenliğini kabul ettirirse, yaratıcılığın ürünü, hilkat garibesi halinde var olur. İşte tam burada ustalığa ihtiyaç vardır, tıpkı Demirel’inki gibi.
Yapı Kredi Yayınları 188 sayfa , 25 TL
Kitapta önce hangi yazarlara baktım? Elbette tanıdıklarıma. Onların başka bir türdeki çağrışımlarına, yorumlarına yöneldim. Ben bu adları nasıl hayal ederdim, hangi panonun içine oturturdum diye düşündüm. Çağrışımların kısırlığı karşısında, Selçuk Demirel’in hayal gücüne sığındım. Demirel, yazarların portrelerini/resimlerini çizip çıkmamış işin içinden. Aksine, onların ruh dünyasını, yazın evrenini aktarmış.
Adalet Ağaoğlu ile başlayan kitap, Emile Zola ile bitiyor.
Oğuz Atay’ı kelimelerden ağacı sularken çizmiş Demirel. Abidin Dino’nun nefis portresi, yazdıklarını iyi dokuyan birinin çalışması olmak özelliği taşıyor. Ahmet Muhip Dıranas’ın şiir yorgunu yüzü, belleğimdekiyle ne kadar da örtüşüyor.
Orhan Duru’dan yazısındaki gibi hayaletler uçuşuyor.
Bedri Rahmi Eyüboğlu, menevişli balıkların önünde duruyor. Rıfat Ilgaz’ın önündeyse harfler ve çocuklar.
Başında şapkasıyla Attilâ İlhan, mavi kırmızı kalemiyle Makasçı Rıza’yı anımsatıyor. Bilge Karasu, bir ağacın altında kedisi kucağında, sanki eve dönüp ‘Gece’yi yazacak.
Orhan Kemal, yeni romanının konusunu düşünüyor.
Nilgün Marmara’nın başında kuşlar uçuşuyor. Behçet Necatigil, sigarası dudağında, önünde daktilosu... Aziz Nesin ise boyunca kitaplarıyla.
Tezer Özlü, uzun ağaçlı bir yolun başında. Sevgi Soysal ise kanatlanıp uçacak adeta. Haldun Taner, bir oyun sonrasında iki perde arasında.
Ahmet Hamdi Tanpınar, kitapların üzerinde bir Boğaz vapuruyla sunuluyor. Mîna Urgan bir rölyeften görünürken Tomris Uyar, uçuşan sayfalar arasında... Ve daha nicesi Selçuk Demirel’in kaleminden arz-ı endam ediyor...
Sibel Oral’ın kitabın başında yer alan, “Bir kitaba bakarken ne görürüz?” başlıklı yazısından birkaç satırı birlikte okuyalım:
“Daha baştan söylemeliyim, ve evet sanki, sanki değil belli ki: Bu kitap ‘okur’ Selçuk Demirel’in ‘çizer’ Selçuk Demirel’e yaptırdığı bir kitap. Okur’a göre değil, okur için yapılmış bir kitap ve bana kalırsa asıl kıymetini de buradan alıyor.”
Selçuk Demirel ustalığında, yazı ile çizginin söyleşisi.
Paylaş