Paylaş
Garip Üçlüsü’nden bir şairin, Türk şiirinin önemli adlarından birinin yaşamını hem yazı hem de fotoğraflarla öğrenmek, bir edebiyatsever için yeni çağrışımların, yeni okumaların kaynağıdır.
Belli adlar çevresinde dönen edebiyat anmalarımız için bu çalışmalar gerçekten büyük bir eksikliği gidermekte, genç kuşağa ustaları anımsatarak, edebiyat tarihinin halkalarını birbirine bağlamalarını sağlamaktadır.
Garip Üçlüsü’nün edebiyat tarihindeki yeri, şiirin sokağa indirilmesi için yaptıkları girişimdir. Birinci Yeni diye adlandırılan bu hareket gerçekten de İkinci Yeni’nin doğmasını sağlamıştır.
Yenilik yaratan şair her zaman bu özelliğini sürdürür, Oktay Rifat da şiirin doruğuna çıktığı zaman da yeni denemelere girmekten çekinmedi. Korkusuz bir ustalığa sahipti. Şiirin bir alçakgönüllülük işi olduğunu bilenlerdendi.
Yaptığıyla yetinmeyen, toplu şiirlerine bakarken, “Bir iki adım daha ileri gitmeliyim... Mek parmak daha!” diyen bir ustaydı.
Sergi salonuna girerken panolardan hayatını okuyabilirsiniz, aile çevresinin de sanatçı olduklarını, öyle bir ortamda yetiştiğini görürsünüz.
Şairin ölümünden sonra Hürriyet Gösteri özel bir Oktay Rifat Eki yayınlamıştı. 1984 yılını da öyle anımsıyorum. Oktay Rifat’ı anımsadığım anlardan biri de şuydu: Behçet Necatigil ödülünü aldığı gece onuruna verilen yemekte bir aradaydık... Uzun uzun sohbet etmiştik. O yemekte Edip Cansever, Turgut Uyar’la konuşmalarını şairin aramızdan erken ayrılan oğlu Samih Rifat yazdı.
Yazısı kadar konuşması da hoştu Oktay Rifat’ın, içindeki gizli ironiyi çok sevmiştim. O gece Yahya Kemal’in “Biz bir başka milletiz,” sözünü anımsatmıştı... Ne doğru bir saptama!
Serginin en önemli tarafı, Oktay Rifat’ı tüm yönleriyle tanıyacaksınız... Ozan olduğu kadar iyi bir ressam, mahir bir marangoz, tutkulu bir deniz insanı, fedakâr bir aile reisi...
Yine Samih Rifat’ın ‘Ada’ adlı kitabında Oktay Rifat’ı anlattığı bölümlere dikkat ettiğiniz zaman ‘ozan’ın diğer yönlerini tüm detaylarıyla görürsünüz.
* * *
İYİ hazırlanmış sergi ve yine iyi hazırlanmış kataloğunda dört kişinin emeği var: Veysel Uğurlu, Sadık Karamustafa, Murat Yalçın, Yücel Demirel.
Oğuz Demiralp’in Sahici Şiir başlıklı giriş yazısı, “bir katalog yazısı bu” sözleriyle bitse de, derinlemesine bir Oktay Rifat okuması için giriş niteliğinde...
Demiralp, şiirinden başlayıp, romanları, yazıları ve oyunları üzerinde duruyor.
Katalogda kendi kaleminden Oktay Rifat’ın hayatını okuyabilirsiniz, bilgilerin kalıcılığı açısından kitaplığınıza koyun.
Garip akımının amacını bakın nasıl özetlemiş: “Garip akımının özeti şudur: Garip akımı Türkçeye daha bir kıvraklık getirmek ve halkın beğenisini şiirde egemen kılmaktır. Yahut biz öyle anlıyorduk o zaman.”
Cemal Süreya, Oktay Rifat’ı nasıl tanımlamış: “Beş duyunun şairidir Oktay Rifat... Somut, dobra, düşünmeye elverişli, çağrışım ağı onarılmış ve yaşama sevinciyle etekleri zil çalan bir dil.”
* * *
SERGİYİ gezin, Oktay Rifat’ı yeniden okuyun.
Paylaş