Paylaş
Frankfurt Kitap Fuarı’ndan sonra Paris’e giderdim. Bir keresinde Ferit Edgü, Dinolara telefon etmemi söylemiş, telefon numarasını vermişti.
Telefona Güzin Dino çıkmış, beni akşam yemeğine davet etmişti.
Dino Çifti’yle ilk kez tanışacaktım.
Dört tarafı kapalı bir asansöre binmiştim ve bir arıza olursa burada kalırım diye korktuğumu hatırlıyorum.
Güzin Dino nefis bir fırında kuzu eti yapmıştı.
Oturduğumuz salonun üstünde bir de asma kat vardı.
Elbette Türk edebiyatı üzerine konuşmalar gündemdeydi. Abidin Dino tanıdıkları üzerine olumlu, sevecen yorumlar yapıyordu.
Güzin Dino’nun eleştirilerinin hepsine katıldım, gerçekçi saptamalarda bulunuyordu.
Bunca yıl Türkiye’ye gelemedikleri halde ‘İstanbul Türkçesi’nin en hasını konuşuyorlardı. Çünkü Türkiye ile, Türk edebiyatı ile ilişkilerini hep taze tutmuşlardı, izliyorlar, okuyorlar, Türkiye’deki yazarlar ve sanatçılarla konuşuyorlardı. Zaten bütün tanınmış yazarlar da bu eve uğruyordu.
Abidin Dino benim kalem merakımı bildiği için sözleştik, ertesi gün oradaki bir kırtasiyeciye gittik. Rus yazar Konstantin Simonov da dolma kaleme meraklıymış ve bu kırtasiyeciden alışveriş yaparmış.
Oradan bir Waterman dolma kalem almıştım. Kalemin bir özelliği, Fransız İhtilali’nin yıldönümü hatırası olarak çıkarılmış olmasıydı. Üzerinde Fransa marşı La Marseillaise’in notaları vardı.
Abidin Dino’nun ölümünden sonra da Paris’e her gittiğimde Güzin Dino’yu arardım.
Aramasam alınırdı. Bir kez de Türk Filmleri Haftası için Paris Büyük Elçiliği’ndeki davette karşılaşmıştık. Haber verdiğimi, telefona mesaj bıraktığımı söyledim, kontrolden sonra bana inandı.
Daha sonra kitabı çıktığında İstanbul’a geldi, Karalama Defteri için onunla bir söyleşi yaptım.
Dinoları sevgiyle anıyorum.
AGATHA CHRISTIE’Yİ ANIMSADIM
Ahmet Hakan’ın dün Tahiti’deki bir yolcu gemisinde yaşanan sır ölüm üzerine kaleme aldığı yazısını okudum. Agatha Christie’nin ünlü romanı ‘Nil’de Ölüm’ü hatırladığını yazmış.
Ben de hem romanı hem de Agatha Christie’nin o romanı yazdığı otelde geçirdiğim zamanı hatırladım.
Dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın davetiyle Kahire’deki ‘Türk Şehitliği’nin onarımı sonrası açılış törenine gitmiştik.
Agatha Christie’nin romanı yazdığı Old Cataract Oteli’nde öğle yemeği yedik.
Ekibimiz bir tekne ile Nil’e açıldı ama ben gitmedim.
Oturdum, terasta günlük yazımı yazdım, faksla da İstanbul’a gönderdim. Okuduğunu yaşamak insana ayrı bir tat veriyor.
Sahra’nın üzerinden geçerken, hiçbir yerde görmediğim sarıya bakarken Mustafa Nafiz Irmak’ın şarkısından bir dize belleğime düşmüştü:
“Çiçeksiz nağmesiz vahşi çöllerde
Kalırdım sen benim yârim olsaydın.”
MERSİN EDEBİYAT ÖDÜLÜ HİLMİ YAVUZ’UN
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MTSO) öncü girişimiyle “Ülkemizde ve Mersin’de edebiyat ilgisini geliştirmek ve ulusal ölçekte bir verime dönüştürmek, edebiyat okurlarının dikkatini nitelikli örneklere çekmek üzere; yapıtlarıyla Türk edebiyatının gelişmesine katkıda bulunmuş kişileri onurlandırmak, daha yaygın okunmasını sağlamak için” düzenlenen bu yılın Mersin Kenti Edebiyat Ödülü Hilmi Yavuz’a verildi.
Ödül Değerlendirme Kurulu üyeleri, Celâl Soycan, Turhan Günay, Metin Cengiz, Yavuz Özdem ve Cemal Sakallı’dan oluşuyordu.
Ödül gerekçesi:
a) Poetikasıyla, yerleşik kabullerin tartışılmasını sağlayarak çağdaş şiirimizin düşünsel/kültürel deltasını genişlettiği;
b) Devam ederek değişen, değişerek devam eden bir bütünsel/ilişkisel zaman içinde, şiirsel anlamı öne çıkaran duyarlıklı bir söz inşa ettiği;
c) Toplumsalla öznel, bütünselle tikel, bilgiyle inanç, tarihle tasavvur arasındaki yapılandırıcı etkileşimi içeren bir duygu ve ses diyalektiğini şiirimize kazandırdığı;
d) Merkezleşmiş her türlü değerler düzeninden, anlamlandıran rejimlerden, tümleyici programlardan uzak bir çoğulluğu öne alan şiirseliyle düşünme/duyumsama hacmimizi genişlettiği;
e) Kelimelerin, yaşadığı coğrafyada kazandığı kişiliği ve anlam genişliğini poetik bir imkâna dönüştürerek, kelimeler üzerinden çok katmanlı, çok yönlü metinsel göndermelerle şiirimizde özgün bir çizgi inşâ ettiği;
f) Kültürel boyutta, geleneksel hayatın iç dünyamıza ait rumuzlarını (duygu serinliği, sabır ve sükûnet tavsiye eden tevekkül, hayata ve ölüme saygılı bir inanç, hüznü hep yedeğinde yaşayan yavaşlık vb.) kucaklayan bir şiirseli hayatımıza kattığı için, değerli şair ve yazar Hilmi Yavuz’u ödüle değer bulmuştur.
Ödül töreni 16 Aralık 2022 Cuma günü gerçekleştirilecektir.
Paylaş