National Geographic'in Türkiye Özel Sayısı

NATIONAL GEOGRAPHIC'in Türkiye Özel Sayısı, Osmanlı İmparatorluğu'ndan bugüne Türkiye'ye, yarı belgesel, yarı panoramik bir bakışı özetliyor.

100 Fotoğrafla Türkiye Yolculuğu 1909-2003, Türkiye'nin gelişim çizgisini yabancıların objektifinden ve kaleminden aktarıyor.

Özel sayıyı Türk editörler hazırlamış.

Yabancıların bize bakışıyla daima ilgilendim, çok şey de öğrendim.

Elli yılı aşkın bir süre derginin editörü olan Gilbert H.Grosvenor'un babası Edwin A.Grosvenor, Robert Kolej'de 20 yıl tarih öğretmenliği yapmıştı.

Meşrutiyet'i destekleyen dergide; 1912'de, 1918'de yayınlanan makalelerin başlıklarından anlaşıldığı, editörün de belirttiği gibi, zamanın ırkçı bakışını yansıtan ürpertici örneklerdir:

Türk Atlılarının Geçtiği Yerde Ot Bitmez, Türklerin Ayakları Altında: Geçmişi Parlak, Bugününü Kötüye Kullanan Fırsatlar Ülkesi.

O zaman yayınlanan bu yazılar derginin bir kuralını ihlal ediyordu:

‘‘Herhangi bir ülke ya da halk hakkında sadece iyi niyetli şeyler yayımlamak.’’

Yazılardan çok fotoğrafları okuyabilirseniz, toplumsal, siyasal değişimleri görebilirsiniz. Otel yerine kullanılan hanları, askere çağrılanların toplu fotoğrafını...

Çok sevdiğim İzmir için William Ramsey'in 1922 yılındaki bir cümlesini yazıma alamadan edemedim:

‘‘Dünyanın en modern limanlarından İzmir, tuhaf tezatlarla dolu bir yer. Sütçüler sütü kapınıza orijinal ambalajında, keçiyle getiriyor.’’

* * *

CUMHURİYETİN
mucizeleri, dergi yazarlarını etkiledikten sonra, yazılanların olumlu içeriği dikkati çekmeye başladı. Douglas Chandler'ın (1939) yazısının başlığı, yeni bakışı özetliyordu:

‘‘Türkiye'nin Dönüşümü: Yeni Şapkalar ve Yeni Alfabe Modern Çağın En Hızlı Ulusal Değişiminin Görünürdeki Sembolleridir.’’

Göç ve mübadele, elbette eleştirel bir gözle dergi sayfalarına geçti.

Türk kadınının hızla konum değiştirmesi onları etkilemişti.

Yazıları okur, fotoğrafları seyrederken, yabancı gözünün nelerde odaklandığını, not çizelgesini görebilirsiniz. Değerlendirme ölçütlerinin de çok az farkla aynı olduğunu fark edeceksiniz.

Doğu'ya Doğu gibi bakmak, biçiminde özetleyebilirim bu yaklaşımı.

Cumhuriyetin ilanından sonra gelenler, 1945 yılında yazdıkları yazıda, ‘‘Aláeddin'in sihirli lambasının ovalanmasından çıkan bir mucize’’ olarak görüyorlardı Türkiye'yi.

‘‘Özgür Kızlar. Yeni Türkiye'nin en mükemmel meyveleri’’ olarak tasvir ediliyordu.

Yeraltı zenginliklerimiz, toprak altındaki kültürel varlığımız hakkında epeyce sayfa yer alıyor dergide.

* * *

AMA
gene de yabancı zihinlerde şu soruya hep yanıt aranıyor:

Türkiye Avrupalı mıydı yoksa Asyalı mı?

Özel sayı, Avrupalı oluşumuzun belgesi.
Yazarın Tüm Yazıları