MUHAFAZAKÁRLIK bugünlerde üzerinde çok konuşulan, tartışılan, tarih içindeki gelişimi sorgulanan bir kavram.
Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce dizisinin beşinci cildi Muhafazakárlık. Editörü Ahmet Çiğdem.
Bundan önce yayınlanan dört cildin adını, editörlerini yazmalıyım ki, gerçekten yararlı, kaynak kitap niteliğindeki bu diziyi okurlarım edinebilsinler.
Birinci Cilt: Cumhuriyet'e Devreden Düşünce Mirası: Tanzimat ve Meşrutiyet'in Birikimi - Mehmet Ö. Alkan; İkinci Cilt: Kemalizm -Ahmet İnsel; Üçüncü Cilt: Modernleşme ve Batıcılık - Uygur Kocabaşoğlu; Dördüncü Cilt: Milliyetçilik - Tanıl Bora.
Çiğdem'in Sunuş'unda kitabın niteliği şöyle özetleniyor:
'Türk muhafazakárlığının ne'liğine ilişkin bir güzergáh oluşturabileceği ümidini taşımaktayız.'
Muhafazakárlık'ı nasıl algılayabiliriz, özellikle cumhuriyet dönemi açısından bunun yanıtını Yahya Sezai Tezel veriyor:
'Cumhuriyet dönemi Türkiye'sinde muhafazakárlık üstünde konuşmak Türkiye'deki devamlılıklar ve değişmeler dinamiğinin anatomisini gündeme getirir.'
Tarihi süreç içinde bu kavramın belirli siyasi, edebi kişilere yansıyışı da ayrı başlıklar altında incelenmektedir.
Muhafazakárlık cildinin, dünden bugüne bu kavramın Türkiye'deki dinamikleri, kitleyi etkileyişi, bugünkü oluşumun gerisindeki öğelerin ne derece rol oynadığını anlamak açısından önemli olduğunu söyleyebilirim.
Sıradan okurun, genç kuşağın bu kitapta sözü edilen şahıslar üzerine yeterli bilgiden yoksun oldukları kanısındayım .
Birkaç örneği anımsatayım mı?
Rauf Orbay, Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Abdülkadir Kemali Öğütçü, Ali Fuad Başgil, İsmail Hámi Dánişmend, Cevat Rifat Atilhan, Ferruh Bozbeyli, Remzi Oğuz Arık, İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu.
Bu tür temel kitapların birkaç özelliği vardır.
Konu, kavram bir kişinin bilgisi ekseninde yazılmaz.
Tek tek kişiler uzmanına yazdırılır ki, bu da kaçınılmazdır. Ancak kişilerle, dönemlerle arada kuracağınız bağlar, muhafazakárlık kavramını kafanızda bütünler.
Murat Belge'nin edebi tat taşıyan Muhafazakárlık Üzerine başlıklı yazısının son bölümünü okumanızı istedim:
'Mevsimler gelir geçer, her şey tekrarlanır. Bu anlamda, aslında geçmiş (aslında bütün o hatırlanmazlığına rağmen) bizi terk etmez. Temmuz her yıl ölür, her yıl dirilir. Dökülen yapraklar birini, açan çiçekler öbürünü haber verir. Biz bunları, o hatırlanmayan zamandan beri yaptığımız gibi kutlar veya anarız.
Hayat da muhafazakárdır, biz de.'
Beni asıl ilgilendiren bölümler edebiyatçılar üzerine olan yazılar.
Baştan yargımı vereyim, bu konuda en tutarlı, en bilgi veren yazıların Beşir Ayvazoğlu'nunkiler olduğunu belirtmeliyim.
Gerek Peyami Safa, gerek Nihad Sami Banarlı'yı ille de muhafazakárlık kavramının içine sıkıştırarak anlatmamış, özelliklerini, düşüncelerini yazmış, büyük ölçüde bu bilgiler ışığında da kanaati okura bırakmış.
Emre Ayvaz'ın Abdülhak Şinasi Hisar hakkındaki yazısının ilk cümlesi bende şu duyguyu uyandırdı:
Muhafazakárlık kitabına Hisar böyle yazılmalı:
'Abdülhak Şinasi Hisar'ın yetmiş beş senelik hayatı aslında 'mázi' kelimesinin çevresinde örülmüştür.'
O kadar mı?
Murat Yılmaz'ın Mehmet Akif Ersoy yazısını beğendim. Onun fikriyatını incelerken, muhafazakárlığı ile inkılápçılığı arasındaki gelgitleri temellendirmiş.
Ömer Laçiner'in Muhafazakárlaşan Sosyalizm'ini konunun ilgililerinin okumasını salık veririm.
Nurdan Gürbilek'in Tanpınar'da Ophelia, Su ve Rüyalar yazısı, özgün bir yaklaşım, insanda o metinlere yeniden dönme isteği yaratıyor.
Ancak,'Tanpınar'ın muhafazakár olup olmadığıyla ilgili bir tartışma yapılabilir kuşkusuz,' yargısı benim için gerekli bir bakış açısı değil.
Muhafazakárlık mutlaka kitaplığınızda bulunması gereken bir başvuru eseri. Hem muhafazakárlığı tanıyın hem de muhafazakárları.
Ama tartışın, kendiniz de bir yargıya varın.
DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ
Karşılaştırmalı Edebiyat BilimiGürsel AytaçSay
Makriköye DönüşSelçuk ErezDoğan Kitap
Sultan II.Abdülhamid'in Sürgün Günleri M. Metin Hülagü Pan