EĞER sanata, edebiyata, edebiyatçıya, sanatçıya saygınız, sevginiz varsa, bütün yüreğimle inanıyorum ki, yazdıklarıma katılacaksınız.
Mitinglerden, toplantılardan, ülkemizde son aylardaki siyasi hareketlilikten sonra, bazı okurlarımdan şöyle e-postalar aldım.
Genellikle eleştiriler "Memleket bu haldeyken..." diye başlıyor. Böyle bir zamanda; sanattan, kitaptan, resimden, sergilerden bahsetmenin garip olduğunu, memleket meselelerini görmezden geldiğimi yazıyorlar.
Bu söyleme katılmıyorum, terör yıllardır sürüyor, seçim sürecine girdik, oyumuzu kullanacağız.
Böyle yazanlar, benim de siyasetin sığ sularında kulaç atmamı, parti liderlerinin söyledikleri arasında dolanmamı bekliyorlar.
Alan farkını, herkesin başka konuları yazması gerektiğini, çeşitliliği, yaşamanın bunu gerektirdiğini unutuyorlar.
Savaşlarda bile konserler verilirken, tiyatro perdeleri bombardıman altında bile açılırken. Sanatı, edebiyatı ihmal etmenin gerekçesini ben algılayamadım, sanırım çoğu okurlarım da benim durumumda.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, önce opera binaları, konser salonları onarılırken, gündelik siyasetin içinde olanlar bile, "memleket bu haldeyken" gibi toplum tarafından yadırganacak bir söz söylemediler.
* * *
ATATÜRK, yoksul Türkiye’nin ilk yıllarında ressamları, müzikçileri, sanatçıları, bilim adamlarını yurtdışına, Avrupa’ya gönderdi. Kimse de saçı bitmedik yetimlerin parası edebiyatıyla, bu ileri görüşlülüğü eleştirmedi.
Bugün geldiğimiz yeri onlara borçluyuz.
Kraldan fazla kralcı, cumhuriyetten fazla cumhuriyetçi, Atatürk’ten daha fazla Atatürkçü. Böyle bir ruh ve zihin halinin sağlıklı olmadığı kanısındayım.
E-postaları gönderenlere birkaç soru yönelteceğim.
Sadece sizler mi cumhuriyetin bekası için çalışıyorsunuz? Kültürsüz, sanatsız, edebiyatsız bir cumhuriyet modeli mi öneriyorsunuz? Seçim sonuçlarını alıncaya kadar sanatsal faaliyetlere ara verelim, kitap okuma sürecini donduralım görüşünde misiniz?
Testin sorularına evet diyorsanız, yaşama biçiminizi, düşünce mekanizmanızı gözden geçirmenizi tavsiye ediyorum.
Bir başka okurum da, "memleket bu haldeyken" siz kitaptan, resim sergilerinden "lay lay lom konulardan söz ediyorsunuz" diye yazmış.
İyi bir eğitim görmüş, mesleğinde başarılı aydın bir okurum. Beni çok şaşırttı doğrusu.
Yazarlarımızın yeni kitaplarını, emeklerini, çabalarını "memleket bu haldeyken" görmezden mi geleyim? Okumayayım mı?
Konserlere "memleket bu haldeyken" gitmeyeyim mi?
Siz evinize döndüğünüzde televizyon seyretmiyor musunuz?
Sinemaya gitmiyor musunuz?
Evet, Şiirİstanbul’da direncin temsilcisi, bu eleştiriyi yapanların erişemeyeceği mertebelerde de mücadele vermiş Mahmut Derviş’ten söz etmek lay lay lom mu?
Bütün dünyaya Çukurova’yı tanıtan Yaşar Kemal’in metinleri Lütfi Özgünaydın fotoğrafları ile açılan sergiden söz etmek lay lay lom mu?
Siz Yaşar Kemal’siz, Mahmut Derviş’siz bir dünyaya tahammül edecek kadar sanattan yoksunsanız, ben sizin demokrat, cumhuriyetçi, laik, Atatürkçü olduğunuza inanmıyorum. Bağışlayın, siz de takıyye yapıyorsunuz.
Özgürlük tarihinde, toplumsal dalgalanmalarda sanatçıların, edebiyatçıların, sanatın, edebiyatın yerini, önemini, işlevini öğrenmek için sanat ve edebiyat tarihini okumak zahmetine katlanın.
* * *
OKURLARIMLA dertleştim bugün. Gene de sitemin, eleştirinin dostlardan geldiği gerçeğini unutmadım.