GÜNÜMÜZÜN sıkı muhaliflerinden Slavoj Zizek için iki niteleme kullanılıyor:
"Akademik rock yıldızı" ya da "Kültürel teorinin Elvis’i."
Bugünkü yazımın ateşleyicisi o.
Çoğumuz biliyoruz.
Beethoven’ın ünlü Dokuzuncu Sefoni’sinin sözleri Friedrich Schiller’e ait Neşeye Övgü olan koral bölümü, Avrupa Birliği’nin resmi marşı.
Geçenlerde Lizbon’da yapılan anlaşma töreninin yapıldığı salonda; koronun seslendirdiği bu bestenin ezgileri yankılanıyormuş. İlk icrası 1824’te gerçekleştirilmiş.
Bu marşın AB’nin resmi marşı olmasına itiraz eden, bu marşın her zaman her yerde ve her koşulda icra edildiğini örneklerle anımsatan, bir özelliği olmadığını iddia eden bir yazı yayımlandı (International Herald Tribune, December 25, 2007).
Yazının başlığı; "Neşeye Övgü ve Türk Marşı".
Yazarı; Slavoj Zizek.
Zizek (d. 1949) Türk okurunun, düşünce yapıtlarına meraklı olanların yakından tanıdığı bir ad. İstanbul’a gelmiş, Bilgi Üniversitesi’nde konuşmuştu.
* * *
ZIZEK (*) özetle bu marşa aşağıdaki gerekçelerle itiraz ediyor.
Ünlü senfoninin bu bölümü, klasik müziğin evrensel nitelikte, en popüler, en klişe parçasıdır.
Nazi döneminin müzik festivallerinde, hatta Hitler’in doğum günü kutlamalarında bile çalındı.
Hitler, Stalin, Saddam Hüseyin, George W. Bush, bütün ayrılıkları unutup, müzik kardeşliğinin vecdi içinde bu parçayı dinlediler.
O bestenin içinde bir bölüm, "marcia turca" (Türk marşı) stilinde bestelenmiştir, yani Avrupa’yı işgal eden Yeniçerilerden oluşan ordunun çaldığı nefesli ve vurmalı çalgılardan oluşan askeri müzik burada çalınır.
Yeniçeri korkusunu yok etmeye, yüzyıllar bile yetmiyor. Zira, günümüzün en aykırı filozofu bile, bundan dolayı bu marştan nefretle söz ediyor.
Bizim bir Türkolog arkadaşımız, özellikle Venedik’te çocukların yaramazlığına kızan annelerin, basta giannizero (Yeter Yeniçeri) diye bağırdıklarını söylemişti.
Bir sanatçının eserinin çalınma gerekçesi beni ilgilendirmiyor. Her topluluk, her rejim, her birey onu ayrı yorumlayabilir, ayrı bir zevk ıskalasına oturtabilir.
Siyasetle, diktatörlüklerle arasında bağlantı kurmak, bence sanatçının eserine haksız yorum yüklemek gibi geliyor.
* * *
GENE DE yazı, aykırı düşünceler üretmek, farklı ölçütlerle değerlendirmek açısından yararlı olabilir.
(*) Türkçe’ye çevrilen kitapların ve derlemelerden bazılarının adını verelim:
Yamuk Bakmak / Metis Seçkileri - Slavoj Zizek (Kırılgan Temas) / İdeolojinin Yüce Nesnesi (Metis Yayınları). Biri Totalitarizm mi Dedi? (Epos Yayınları), Kırılgan Mutlak / Zizek - Eleştirel Bir Giriş (Encore Yayınları).