Paylaş
HÜRRİYET'te Fransa'da rekor kartpostal satışı başlıklı haberi okuduğunuzu umarım. Dün yayınlandı:
'Fransa'da kartpostal satışları, giderek gelişen yeni iletişim teknolojilerine meydan okuyor. France Soir gazetesinin araştırmasına göre, cep telefonu ve e-mail haberleşmesinin giderek yaygınlaşmasına rağmen, 1999 yılında Fransa'da 350 milyon kartpostal satıldı.'
Teknolojinin yok edemediği zevklerden, tutkulardan biri kartpostal.
Gittiğimiz, gezdiğimiz diyarlardan sevdiklerimize kartpostal göndeririz. Kartpostaldaki fotoğraf; yaşadığımız çevreyi, yazdıklarımız; o andaki ruh halimizi yansıtır.
Hele o dokunma duygusu yok mu ...
Binlerce e-mail'in yaratamadığı sıcaklığı bize hissettirir.
Bilişim Fuarı'nı gezerken, her an peşimi bırakmayan bir söz zihnimde yankılanıyordu: Dokunmak.
Kitap da, káğıt da ebed*ı dostlarımız kalacak.
Ekrana bakarken okuduğumuz yazıyla, gazetenin sayfalarına gömüldüğümüzde okuduğumuz yazı aynı değildir.
Kartpostalları, sadece donuk bir fotoğraf karesi olarak görmemeliyiz.
O şehrin tarihini, bir dönemi karpostaldan öğrenmek mümkündür.
İnsan ille de gittiği yeri sevdiklerine tanıtmak ister. Hem onları unutmadığını belli eder hem de yaşadığı yerin şartlarının tanıklığını iletir.
Övünme de bu duygunun içine girer.
Ah sen de yanımda olsaydın, sözü yazılsa da yazılmasa da vardır o satırlarda, ya derdi ya da mutluluğu bölüşmek için.
* * *
KARTPOSTAL yoluyla verilen bilgiler, öğretilen tarih, küçümsenemeyecek boyuttadır.
Tabii kartpostalı okumayı -arkalarını değil yüzünü- biliyorsanız.
Kartpostallardan oluşan bir posteri yazmalıyım:
Pet&Wild dergisi bu posteri dergiyle birlikte armağan olarak okurlarına dağıtmış:
Adı beni çok etkiledi:
Dönemin En İyi Fotoğraf Sanatçıları Tarafından Çekilmiş ve Değerli Kartpostallar Olarak Günümüze Ulaşmış 19.yy Başlarında İstanbul Sokak Köpekleri. (Hagop Savul Arşivi )
O fotoğraflarda sokak köpeklerini, onları besleyen insanları görüyorsunuz. Terkedilmişlik, sahipsizlik duygusu bir insan görüntüsünden daha çok içime dokundu, bu fotoğraflarda.
İçlerinden birinin altındaki yazı çok hoşuma gitti: Siesta.
Sokak köpekleri uyuyor, ola ki bir yaz öğle sonrasında.
Eski İstanbul'un görsel tarihini kartpostallarda bulabilirsiniz. Yalnız İstanbul'u mu, bir çok Anadolu kentini.
Ahmet Eken'in Kartpostallarda İstanbul'unu, Ozan Sağdıç'ın Ankara Post-kartları ve Belge Fotoğrafları'nı, Perihan Sarıöz'ün Bir Zamanlar İstanbul'unu, Kartlarda Yaşayan İstanbul'u seyrederseniz, iki şehrin de binasından, insanına kadar gelişimini, değişimini, bozuluşunu izleyebilirsiniz.
Çok sevdiğim karpostal katalogu da Kurtuluş Yayınları'nın bir zamanlar yayınladığı Kartpostal Kitabı. Ünlü ressamların en seçkin tabloları kartpostal haline getirilmiş. Gönderdiğiniz kişiye zevkinizi de iletmiş oluyorsunuz.
* * *
KARTPOSTAL gönderin. Sevginize dokunabilsinler.
Paylaş