Paylaş
Karagöz–Hacivat’ın tarihi, insanın özeleştiri karşısındaki tahammülünü de simgeler.
Karagöz oyunu iki karşıt tipin karşılaşmasıdır ki, bence çoğu zaman Hacivat, Karagöz’den daha komiktir.
Babamın Karagöz takımı vardı. Oynatırdı.
Karagöz, öğretici bir gösteridir.
Yapı Kredi Yayınları Salonu’nda açılan ‘Karagözüm İki Gözüm’ sergisini gezemedim ama çok iyi hazırlanmış kataloğunu okudum, figürleri birkaç kez gözden geçirdim.
Zaman zaman argo yaftasıyla yasaklamalara uğramıştır Karagöz oyunları. İnsanoğlu böyledir, günlük yaşamında kullandığı argoyu bir kitapta, sahnede görünce sahte bir eleştiri krizine tutulur.
Sergiyi gezenler, kataloğu okuyanlar, bu konuya eğilmek isterlerse Pertev Naili Boratav ile Cevdet Kudret’in kitaplarını tavsiye ederim.
Ayrıca ben Karagöz şarkılarını da çok severim. Bazılarının adlarını vereyim:
Pencerenin perdesini aç bana göster yüzünü.
Isfahan’da var bir kuyu.
On kere demedim mi sana.
Bu şarkıların CD’si de Kalan Müzik’ten çıktı.
Geleneksel metinler uzun ömürlüdür. Karagöz de bu sınıftandır. Kendimizi yoklarsak, günlük davranışlarımızdan, geleceğe dair düşüncelerimizden çıkan sonuçlarda, Karagöz’ün izlerini buluruz.
‘Karagözüm İki Gözüm’, Ragıp Tuğtekin’in eserlerini, 20’den fazla Karagöz sanatçısının tasvirlerini sunuyor.
Sergi ve katalogda 350 tasvire, dokuz makaleye ve bir oyuna yer veriliyor.
Cengiz Özek’in ‘Bir Ömür Karagöz’ yazısında önemli bilgileri öğreniyoruz.
Karagöz sevdasını hep yaşatanlar sayesinde Karagöz yeniden gündeme geliyor.
Benim de bildiğim, gittiğim Doğan Apartmanı’ndaki Robert Bey (Anhegger) ile Mualla Eyuboğlu’nun evlerini hatırladım. Karagözle ilgili çalışmalar yaparlardı.
Dr. Murat Huten’in yazısında Meclis-i Mebusan’daki tartışmaları okuyun.
Dikkatimi çeken bir tespit:
“Karagöz, halkın gündelik dilinin bir parçası olan argodan arındırılınca halkın sempatisinden biraz daha uzak kalır.”
Karagöz’e can suyu veren Metin And’dır.
Aziz Murat Aslan, ‘Karagöz Kubbesinde Hoş Bir Seda: Ragıp Tuğtekin’ yazısında, Alberto Manguel’in Efsanevi Yaratıklar kitabında çiftlerden söz ederken onlara değinir:
Don Quijote ve Sancho Panza’yı, Sherlock Holmes ve Doktor Watson’u örnek verir. Bakın çifti nasıl tanımlar:
“Halk adamı Karagöz, esprili ve fikirlerini ifade etmede dosdoğru bir tavır sergilerken, Hacivat kültürlü, ihtiyatlı, terbiyeli kişidir.”
Şimdi bu özellikler bağlamında kendimizi çiftten hangisine yakın göreceğiz.
Günlük iş yaşamında, aile düzeninde, kesin bir sınıflamaya ihtiyaç duyarız. Bana kalırsa, ikisini de zaman zaman ayrı ayrı yaşarız.
Sergiyi gezin, kataloğu okuyun.
Ezel Akay’ın filmini görenler, bu bilgiye onu da eklesinler ve sorsunlar:
“Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?”
GAZİANTEPLİ DOSTLARIMI ANARAK
GSE 2021 dergisini okurken aramızdan ayrılan Antepli dostlarımı hatırladım. Dergi ile birlikte Ömer Faruk Şerifoğlu’nun hazırladığı, ‘Yüzüncü Yılında Gazi Ayıntab’a Selâm’ kitabını da okuyorum.
İki ünlü edebiyat ustası da Antepli idiler ve Antep’i yazdılar.
Onat Kutlar
Ülkü Tamer
Derdimize çare için aradığımız Dr. Gürbüz Barlas da Antepliydi.
Başkan Fatma Şahin’in ‘Sunuş’u ile başlıyor dergi.
“8 Şubat 1921 Antep’in Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ittifakla alınan karar ve 93 numaralı kanunla ‘Gaziantep’ olduğu gündür. Gazi şehrin 11 ay boyunca düşmana karşı verdiği mücadeleyi tüm ayrıntılarıyla ölümsüzleştiren ve ziyaretçilerine tekrar tekrar yaşatacak olan 25 Aralık Gaziantep Savunması Kahramanlık Panoraması ve Müzesi’ni, şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yıldönümünde ziyarete açtık.
Benzerlerinin aksine tek bir anı değil uzun bir sürenin canlandırıldığı Panorama Müzesi’nde, ünlü Rus ressam Aleksander Samsonov tarafından yapılan 14 tablo, 3 diorama ve 13 metre yüksekliğinde, 120 metre uzunluğunda panoramik yağlıboya çalışmalarıyla kahramanlıklarla dolu Antep Savunması tüm yönleriyle anlatılıyor.”
M.Hakan Tanrıöver ile Ömer Faruk Şerifoğlu’na teşekkür ediliyor.
Hakan Tanrıöver’in yazısı: ‘Mucizenin Asıl Sırrı’.
Halil İbrahim Yakar’ın ‘Türk Edebiyatında Gaziantep’ çok şey öğrendiğim bir yazı.
Gaziantepli Onat Kutlar’ın, Gaziantepli şair Ülkü Tamer için yazdığı ‘Anayurdu Çocukluğudur’ yazısını okurken ikisini de rahmetle andım.
Paylaş