İyi afişin çağrısına dayanılmaz

YURDAER ALTINTAŞ’ın hem çalışmalarına, hem kendisine sevgi ve saygı duyarım.

Sanırım bu gerekçede duygusal bağlar da etkili.

Hürriyet Gösteri’ye bugün de gözümün önünden gitmeyen kapaklar çizdi, derginin iç tasarımını yaptı.

Yurdaer Altıntaş’ın Galatasaray Yapı Kredi Kültür Merkezi Sermet Çifter Salonu’nda "İnadına Yurdaer -Grafik tasarımcının tiyatro/sinema afişleri ve resimlemeleri üstünden bir portresi" sergisini gezdim. Yılların içinden seçilen bu örneklerle grafik sanatının ne olduğunu, gelişim çizgisini, iyi ürünlerini, bir ustanın eserlerinden yola çıkarak öğrenebilirsiniz.

Belleğinizi yoklayınca, seyrettiğiniz iyi tiyatro oyunlarının, gittiğiniz filmlerin çoğuna, ilk çağrıyı onun afişlerinin yaptığını anımsayacaksınız.

Afişin önemini acaba kaç kişi düşünmüştür. Caddede yürürken, bir sokaktan yaya ya da otomobille geçerken gözümüze takılan afişler, bir sanat eserinin üzerimizdeki ilk izlenimini yaratır.

Uluslararası İstanbul Film Festivali’nin 25 yılı kapsayan afiş sergisinde, Yurdaer Altıntaş’ın afişleri hemen dikkatimi çekti.

Sergiyi gezerken, önünde durup birçok oyunu, filmi çağrıştırdığım birkaç afişi örnek vereceğim.

Puccini’nin Madam Butterfly operası, Kent Oyuncuları, Arena Tiyatrosu - Başkalarının Kellesi, Dormen Tiyatrosu - Borusunu Öttüren, Gen-Ar Tiyatrosu, Ayfer Feray-Nisa Serezli Tiyatrosu.

İki tane unutulmaz sinema yönetmeni afişi:

Pier Paolo Passolini ve Fassbinder.

* * *

ŞİMDİ
mutlaka yerine getirilmesi gereken bir tavsiyede bulunacağım.

Sergiye girerken, bir katalog edinin.

Çünkü bu katalog/albümün içinde, onun önemli afişleri var. Ayrıca, sanatçının yaşam öyküsünü okuyacaksınız. Yaşamı ile meslek çalışmaları tarihinin yer yer sarmal olduğu bu öykü, yalnız iyi bir grafikçinin değil, Türkiye’de grafik sanatı tarihinin de aşamalarını içeriyor.

Onun öğretim üyesi olarak da öğrenci yetiştirdiğini, nasıl bir hoca olduğunu gene bu kitaptan öğreniyoruz.

Bir sanatçının çalışmasının zor koşullarını, grafik sanatına gösterilen ilginin derecesi de benim ilgilendiğim bölümler.

Yurtdışında kendimizi nasıl tanıtabiliriz, nasıl tanıttık, uluslararası sergilerde nasıl yer alabildik.

Bir sanatçının başka sanatçıları da sevmesi, onların da ünüyle, işiyle ilgilenmesi seyrek rastlanan bir anlayıştır.

Yurdaer Altıntaş böyle biridir. 1966 yılında uluslararası bir sergiye yalnız o çağrıldığı halde, bütün grafiker arkadaşlarını haberdar ediyor, onların da katılımını sağlıyor.

* * *

BÜTÜN sanatçılara, insanlara sevecen bir mesajını ileteceğim:

"Bazı meslekler vardır... İçinizde insan sevgisi yoksa bu meslekleri yapamazsınız. Hele sanat eğitimini hiç yapamazsınız."

Görülmesi gereken bir sergi, okunması gereken bir kitap.
Yazarın Tüm Yazıları