İstanbul Bienali’nin gezintisinden notlar...

Haberin Devamı

BU yıl İstanbul Bienali’nin teması: “Tuzlu Su”.
Denizlerle çevrili bir kentte yaşadığımıza göre, tuzlu ile birçok tarihi bağlantıları kurabilir, düşünebiliriz.
Adalar’ı da düşünürsek, bu temanın bienal için uygun bir seçim olduğunu başta belirtelim.
Şimdilik ben İstanbul Modern’deki bölümü gezdim. Burayı gezdikten sonra kentin çeşitli semtlerine dağılabilirsiniz.
Bienaller, görsel beğenilerimizi yenilerler, tazelerler. Ayrıca geçmişle kurulan bağın bugünkü çağrışımlarını da anımsatır bize.
Sanat tarihinin dünü ve güncel izdüşümleri bienallerde ortaya çıkar.
Dünyanın önemli sanatçıları ile Türk sanatçıların ortak bir etkinlikte buluşması, ayrıca bize bir çeşitlilik kazandırıyor.
Bienal kitapçığını edinirseniz, İstanbul’un değişik semtlerine yayılmış sergileri gezebilirsiniz. Ben İstanbul Modern’i Bienal Direktörü Bige Örer’le birlikte gezdim, ondan bienalin teması ekseninde
felsefesini, kavramsal çerçevesini öğrendim. Bige Örer’in bienal kitabının başındaki yazısından alıntılar yapacağım. Bienali gezmeden önce bu bilgilerin yararlı olacağı kanısındayım.


* * *

Haberin Devamı


“TUZLU SU, Boğaz’ın ritmini takip ederek şehri akışkan bağlarla dolaşıyor. Karadeniz’in Marmara Denizi’ne kavuştuğu Rumeli Feneri’nden Kadıköy’e, Şişli’den Haliç’e ve Adalar’a denizde ve karada 30’un üzerinde mekânda düşünce biçimleri üzerine yepyeni bir teori kuruyor. Mekânların sayısı ve dağılımı izleyicilere bu serginin üzerinde düşünecek vakti tanıyarak sergi izleme deneyiminin hızını yavaşlatıyor.
İstanbul Modern, ARTER, İtalyan Okulu ve Galata Rum Okulu’nda yer alan karma sergilerin yanı sıra aralarında faaliyette olan ve olmayan okulların, eski garajların, otel odalarının, depoların, eski konutların da bulunduğu mekânlarda sanatçıların solo sunumları gerçekleşiyor.
Bu bienal, sanatçılarının yapıtlarının rahat nefes aldığı, kendi alanlarını yarattığı ve belirli ortaklıklar ve zıtlıklar üzerinden birbirleriyle ilişki kurdukları bir bienal.”
Bazı gördüklerimin adını vereceğim. Bireysel bir seçme ve algılama.
Fabio Mauri - ‘Özgürlük Üzerine’
Giuseppe Pellizza da Volpedo - ‘İşçi Grubu’
Etel Adnan - ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminden Aile Hatıraları’
Esra Ersen - ‘Büyük Türk Romanı’
Meriç Algün Ringborg - ‘Mikelanj’dan sonra Davut için alçıdan yapılmış incir yaprağının arka kısmından görünüm, bir ihtimal’
Sarkis - ‘Birinci veya İkinci Dünya Savaşı’ndan, ya da bir kanavadan anonim görüntü’
Fahrelnisa Zeid - ‘Füreya Koral Portresi’
Füsun Onur - ‘Sessizlik’
Grace Schwindt - ‘Kâğıt Köstüm’
Elena Mazzi - ‘Sudan Görülen Venedik’
Taner Ceylan - ‘Giuseppe Pellizza Volpedo’nun Portresi’


* * *

Haberin Devamı


SANATLA hayat bir Tuzlu Su’da nasıl buluşur. Bildiğimiz, bilmediğimiz görsel birikimimizi bienaller sınavdan geçiriyor.
Tatil gününüzü bu mekânlarda geçirmenizi salık vereceğim.

Yazarın Tüm Yazıları