Paylaş
Bu kararın alınmasında hiç kuşkusuz sanatseverlerin de rolü büyüktür.
Bu işlemin mali yönünü, arkadaşımız Sefer Levent’ten okuyacaksınız. Benim gibi kendi hesabını bilmeyen birinin bu rakamlara bulaşması büyük hata olur ve sizi yanıltabilirim.
Johannes Mario Simmel’in bir kitabının başlığı şöyleydi:
“Hiç Kimse Tek Başına Bir Ada Değildir”.
Belleğim beni yanıltmıyorsa bu isim ünlü Amerikan şairi Carl Sandburg’un bir dizesiydi.
Bu olay bu dizenin doğruluğunu ispat etti. Kamuoyu kazandı.
Artık toplumlarda, dinleyicilerin, seyircilerin etkisi büyük, Bülent Eczacıbaşı da bunu kaale aldı.
***
KONSER yazımdan ve kararın açıklanmasından sonra, İKSV çalışanları sevinçlerini paylaştılar.
Bu sevincin ne demek olduğunu çok iyi bilirim. İnsanın çalışma mekânı evinden daha da önemlidir, çünkü çoğu saatinizi burada geçirirsiniz.
İşyeri taşımanın evden de zor olduğunu bilenleriniz çoktur.
Evinizin eşyasını kaybederseniz, ziyan ederseniz, kişisel bir üzüntüyü yaşarsınız.
Ama işinizle ilgili bilgiler, disketler, kayıtlar, dosyalar öylesine önemlidir ki, kaybolduğunda sizin meslek yaşamınızı noktalayabilir.
Pencereden dışarıya bakarken gördükleriniz bile göz retinasına yerleşir.
Deniz Palas’ın çalışanlar için önemini bilirim. Bir mekânın yapılışına tanıklık ederseniz, onun malzemeleri arasında sayarsınız kendinizi.
Taşınma ile yangını eşdeğer tutan bir atasözümüz vardır.
İşyeri taşınmalarında bir başka duygu da işe karışır.
Biz yıllardır çalıştığımız Babıâli’den ayrıldığımızda, o hareketli semtten uzak bir semte gelişin şaşkınlığını yaşamıştık. Ne var ki rahatımızı sağlayan konfor bizim çabuk alışmamızı sağlamıştı.
Deniz Palas’ta Leylâ Gencer Müzesi’ni de anımsatalım.
***
İKSV çalışanlarına güzel günler dilerim.
Bülent Eczacıbaşı’na da bu jestinden ötürü teşekkür ederim.
Paylaş