Hüsamettin Koçan değişik mekânları sever

Haberin Devamı

HÜSAMETTİN KOÇAN’ın en belirgin özelliği, değişik tema ve mekânları kullanmasıdır. Bu iki değişiklik örtüşünce, hep arayan bir sanatçı kimliği çıkar karşımıza.
Antalya’dan Tuz Mağaraları’na uzanan çizgi, bu dediklerimi kanıtlar.
Gölge adını taşıyan sergide ağırlığı Baksı’da yapılan eserler oluşturuyor.
Sergi mekânı, Bodrum Torba’da Casa Dell’Arte. Mekânın kendi koleksiyonu da var. Her odada, salonlarda Türk resminin önemli adlarının eserlerini görüyorsunuz.
Tatil beldelerinde sanatın sunulması, bence oraya tatil için gidenler kadar orada sürekli yaşayanları da mutlu ediyor.
Açılışa gelenlerin çoğu, burada sanatlarını sürdürüyorlar.
Bodrum haberlerini magazin dışındaki kaynaklardan izlerseniz, sanatın da artık Bodrum’da yer bulduğunu fark edeceksiniz.
Hüsamettin Koçan’ın sergisinden başka, Bodrum’da Devrim Erbil’in, Bihrat Mavitan’ın da sergilerini gezebilirsiniz.
Beni Bodrum’a ilk kez İzmir’de buluştuğumuzda Halikarnas Balıkçısı göndermişti. Doğrusu ona saygım ve sevgimden gittim, iki gece kalıp apar topar İstanbul’a döndüm. Yazlık yerlerden oldum olası hoşlanmadığımı okurlarım bilirler. Daha sonra Bodrum’a yine onun cenaze töreni için gittim. Otele giderken ilk rastladığım İlhan Berk’ti.
Şimdi, Bodrum’da Gümüşlük Piyano Festivali, Bale Festivali düzenleniyor. 14 Temmuz’dan itibaren de D-Marin Turgut Reis Uluslararası Klasik Müzik Festivali başlayacak.


* * *

Haberin Devamı


SERGİ kitapçığında Hüsamettin Koçan ile Nusret Polat’ın yazısı yer alıyor.
Gölge, üzerinde çok düşünülmüş, çok yazılmış bir kavram.
Koçan, bu bilinen kavrama hangi yenilikleri getirmiş.
Kitapçıktaki yazıda, Koçan’ın kavram üzerine çok düşündüğünü fark ediyorsunuz. Ki bu eserlerine de
yansıyor. Ziyaretçiyi hem şaşırtan hem de objeye yaklaşımını zenginleştiren nerdeyse edebi bir metin hazırladığını söylemeliyim. Gölge kavramını, kendi yorumunuz doğrultusunda sanatçının yaptıkları ve kattığı yorumlarla değerlendirdiğinizde ortaya çıkan zenginlik sizi etkisi altına alacak.
Koçan’ın yazısındaki son paragraf, yazının ve serginin geneli hakkında bir ön bilgi verecektir: “Gölgenin bir tarihi yoktur; ışığın olduğu günden beri gölge de var olmuştur. Yine de ‘Kaderinde vardır’ diyemeyiz. O bir sonsuzluk iksiri gibi ışığın ve bedenin peşinden sürüklenir durur. Evet, gölgenin belli bir tarihi yoktur; gölge tarihsizliğin, kimliksizliğin ve mekânın değişen dünyasında varla yok arası bir yerdedir ve böyle de olmaya devam edecektir. Ama elbette gölgeyi anlamaya ve onu yönetmeye çalışanların bir tarihi vardır...”
Nusret Polat’ın Bir Kültür Hekimi Hüsamettin Koçan yazısını, onun sanatını, bulunduğu yeri öğrenmek isteyen herkes okumalı. Bu yazının bir sergi kataloğunun sınırları dışına taştığını daha geniş bir alana yayıldığını söylemeliyim. Polat’ın yazısı, ilk çalışmalardan başlayıp Gölge’ye gelen bir sanat anlayışının da gelişme duraklarını saptıyor. Farklılıkların, değişimlerin sanatçısı Koçan’ı bu yazıda bir bütüncüllük içinde tanıtıyor.
Polat’ın yazısından önemli bulduğum yargıları yazıma aldım: “Hüsamettin Koçan, ‘Anadolu’nun Görsel Tarihi’ üzerine derinlemesine çalışmış ve sonuçta ortaya Anadolu’nun binlerce yıla yayılmış görsel kültürü ve hiyerofani sembolizmi güncellenerek açığa çıkarmıştır. Hüsamettin Koçan’ın yapıtında Anadolu’daki her kültürel dönem ve dinsel yorum aynı eşitlikte yer bulmaktadır. Şamanizm, Hıristiyanlık, İslam ya da Bizans, Selçuklu, Osmanlı. Ama onun baktığı yer yüksek kültürün katı çerçevesinden çok heterodoks halk kültürüdür.”


* * *

Haberin Devamı


KOÇAN’ın yine bir kavram ekseninde bizi düşündüren sergisini görmelisiniz.

Yazarın Tüm Yazıları