Paylaş
Bizim tekdüze günlerimizi şenlendirdi.
Boyayı yapan Hüseyin Çetinel’i bu günlerin en önemli adamı olarak kutluyorum.
Nietzsche, “Bu dünyayı çılgınlar yaşattı” gibi bir söz söylemişti. İşte Çetinel, bunlardan biri.
Gerçek bir araştırmacı gazetecilik ürünü olan Ertuğrul Özkök’ün yazısından, yaratıcının yaşamını öğrendim.
İddiasız adamlar genellikle iddialı işleri başarırlar, ortalığı velveleye vermeden, ardına bir siyasal kuyruk eklemeden, bir toplumu canlandırırlar.
Çetinel konuşmasında ne diyor? Bu yaptığımın ardında siyasal bir amaç yok. Açıkça demek istiyor ki, bir basamak boyasından bir protesto hareketi çıkarmayın, beni kendi saplantılarınızın içine çekmeyin.
Dinamik toplumlarda, küçük bir hareket büyük bir hareketi başlatabilir, Türkiye bu açıdan Batı’nın durmuş oturmuş toplumlarını bile koltuklarından kaldırıp sokağa çıkarıyor.
Cihangir’de başlayan dünyayı renklendirme harekâtı başka semtleri, başka kentlerin merdivenlerini de sarmış. Güzellik sâridir, estetik bir salgının yaşandığı günleri idrak edeceğiz. Ne güzel.
Yalnız merdivenler mi? Duvar resimlerini de ben çok severim, durgun, ruhsuz sitelere can verirler. Heykel kadar gerekli bir işlev taşırlar, belki de ondan daha fazla.
Semtin güzelliklerini, görülmesi gereken yanını duvara çizebilirler, resmini yaparlar.
Belediyelerin bunu da düşünmesini öneririm.
***
YEREL yönetimler, semtlerinde, kentlerinde yaşayan insanların isteklerine kulak vermelidir. Hele zevkleri konusunda bırakın önlemeyi, yardımcı olmalıdır.
Beyoğlu Belediye Başkanı Misbah Demircan’ın davranışını yerinde buldum, engelleyen değil kolaylaştıran bir rol üstlendi. Birlikte boyanıyor artık.
Elbette işin şehircilik yanını da anımsatalım. Boyama işi bir modaya dönüşürse, kötü örneklerle karşılaşabiliriz. Belediyeler birbiriyle yarışır, semtler en iyiyi yapmak için çırpınır, bu kez de boyalı bir kent çıkar ortaya, bu hususa da dikkat etmek lazım.
Belediyeler, şehirlerinin, semtlerinin kültür alanındaki yerini de yüceltmelidir. Bugünün büyük kentlerinde hele İstanbul’da trafik çilesini yaşamamış bir İstanbullu fani yoktur.
Kültür merkezleri olacaktır, büyük konser, opera, tiyatro salonları yapılacaktır. Bunun yanı sıra ilçe, belde belediyelerinin de kültüre yatırım gerçekleştirmeleri birkaç açıdan önem taşıyor.
Birincisi, orada yaşayanlar müzikten tiyatroya kadar çeşitli etkinlikler yapacak salonlar inşa etmelidirler. Kültür ve sanat artık orada yaşayanlara ulaşmalıdır.
Aslında ben Hüseyin Çetinel’in merdiven basamaklarını boyamasını nasıl bir sevinçle karşıladım, bilmezsiniz.
Önce, onu griye boyayanlara da teşekkür etmeliyim, yoksa o merdiven bu kadar kamuoyunu meşgul etmezdi, ancak onu inip çıkanlar görecekti. Benim gibi merdiven sevmeyenler bile onu görmeli, oradan çıkıp ineceğim.
Bir kutu boya, siyasal tartışmaları birinci sayfadan sildi, siyasetçilerin birbirine nazik (!) hitaplarını takip edemedik, ki o konuşmaların rengi benim için hep gridir.
***
TEKDÜZE, politikadan, acılardan, savaş konuşmalarından uzakta geçirdiğimiz günler için Çetinel’e tekrar teşekkür ederim.
Paylaş