Paylaş
Halit Refiğ, Türk sinemasının önemli isimlerinden olduğu kadar, kendi sinemasının ardında zengin bilgi birikimi olan bir yönetmendir.
Ulusal Türk sineması başlığı altında yazdıkları, düşündükleri bize özgü bir sinemanın temel adımları. Aynı zamanda özgün sinemanın içeriğini detaylandırmıştır.
Sevgili Halit başlığı altında yayımlanan, Halit Refiğ’e Mektuplar, onun dostlarıyla sadece bireysel durumlarına dair mektuplar değil, aynı zamanda Türkiye’nin düşünce, sanat dünyasının bütün sorunlarının tartışıldığı, ülkenin yakın tarihindeki önemli bir dönemin, kırılma noktasına doğru ilerleyişin bireysel belgeleri.
Kimlerle mektuplaşmış?
Oğuz Atay, Pakize Barışta, Yıldız Kenter, Adnan Saygun, Giovanni Scognamillo, Sami ?ekeroğlu, İlhan Usmanbaş.
Selim İleri bu mektupları 2004’te okumuş, hepsini tek tek gözden geçirmiş. Kitabın sonunda ‘Noktalarken...’ başlıklı yazısında mektupların içeriğine değiniyor:
“Sevgili Halit Bey mektupların yayımlandığını göremedi. Bu mektuplar birer emanet gibi geliyordu bana. Sanat, kültür, düşünce hayatımıza katkılarının büyük olacağını vurgulamak zorundayım. ?imdinin kof ortamıyla 1970’lerin çarpıntılı, kaygılarla yüklü, hep ‘güzel’ bir şeyler yapmak ülküsüyle dolup taşan ortamını, o bambaşka ortamı kıyaslayanlar elbette çıkacaktır.”
Bu mektuplar, aydın, dünya görüşü olgun ve tüm yeniliklere açık bir hoşgörüyle oluşmuş bir sinema yönetmeninin, yaratıcılık sırasında neler düşündüğünü, neler tasarladığını gösteriyor. Söz konusu mektuplar, bir yaratmanın ardındaki yoğun çalışmanın, düşünce çalkantılarının seyrini öğrenmek, kimi zaman karşılıklı mektuplarda oluşturulan beyin fırtınalarının, fikir kıvılcımlarının keşfi o sanat eserini daha iyi kavramamızı sağlar.
Mektupların başındaki ‘O günler...’ başlıklı Gülper Refiğ- Irmak Zileli konuşması, Refiğ’in başarılı bir portresini çiziyor.
Gülper Refiğ’in anlattığı Halit Refiğ herkesin kabulüydü:
“Eşim Halit Refiğ, gerçek bir yurtseverdi. Bu yurtseverlik duygusal değil tamamen gerçekçi, rasyonel nedenlere dayanıyordu. Onurlu bir devletin ve toplumun, onurlu bireyi olarak, yani efendi gibi yaşamak... Onun için Batı’nın kendi dışındaki kültürlere yönelik küçümseyici, aşağılayıcı yaklaşımı, asla tahammül edemeyeceği, şiddetle karşı çıktığı ve mücadele edilmesi gereken önemli bir mesele idi. ”
Gülper Refiğ, Zileli’nin sorularına verdiği yanıtlarda, Amerika’da geçirdikleri bir yılı da anlatıyor. Amerika’yı nasıl yorumladığı, buradaki çalışmaları sanırım, onun kişiliğine ışık tutuyor.
HALİT HAKLIYDI
“Profesör Kemal Karpat’la tarih ve siyaset ağırlıklı derin sohbetler eşliğinde, bazen dört saate varan orman yürüyüşleri, Profesör Rogers Hollingsworth veya onun tanıştırdığı, Amerika’nın kanaat önderi yazarları, bilim adamlarıyla onların tüm ezberlerini bozan, bildiklerini tekrar sorgulamalarına neden olan uzun tartışmalar. Bunların birçoğu yazılı veya sözlü olarak, bazen günler, aylar, bazen seneler sonra ‘Halit, you’re right’ (Halit, sen haklısın ya da haklıymışsın) demek zorunda kalmıştır.”
Bu yanıtlarda, Oğuz Atay ve Giovanni Scognamillo hakkında söyledikleri, mektupları yorumlamamızda büyük katkıda bulunuyor.
TRT dizileri tarihinin en beğenilen dizisi, Refiğ’in Halit Ziya Uşaklıgil’in romanından uyarladığı Aşk-ı Memnu dizisinin yaşamıyla ilgili bir dönüm noktası olduğu da Mektupların Hikâyesi’nde yazılmış:
“TRT için Aşk-ı Memnu romanının televizyon filmi/dizisi haline getirilişi hayatımda önemli bir dönüm noktası olmuştu. (...) Bu benim bir ulusal sinemanın oluşturulmasında devletin katkıları bakımından beklentilerimin gerçekleşmesiydi. Ve hiç kuşkusuz bu devlet girişiminin gücü bütünüyle zamanın başbakanı Bülent Ecevit ve TRT Genel Müdürü İsmail Cem’in çok uyumlu işbirliğine dayanıyordu. Devlet TRT vasıtasıyla ilk defa üç Yeşilçam yönetmenine film yaptırıyordu. Lütfi Akad Ömer Seyfettin hikâyelerinden, Metin Erksan beş ayrı hikâyeden uyarlamalar yaparken, ben de Halid Ziya Uşaklıgil’in Aşk-ı Memnu romanını televizyonda dizi film olarak gösterilmek üzere hazırlamaktaydım. (...) Aşk-ı Memnu romanının filme uygulanması hazırlıkları sürerken, özel hayatımın da geri kalan kısmını belirleyecek bir durumun içine girmiştim. Aşk-ı Memnu’da piyano müziğini seslendirmek üzere çalışmaya başladığımız piyano sanatçısı Gülper Savaşçın ile hayatımızı birleştirmeye karar verdik ve film çekimleri tamamlanmadan, 5 Ocak 1975’te evlendik. Nikâh şahitlerimiz çok sevdiğimiz iki yakın dostumuz Metin Erksan ve Oğuz Atay’dı.”
Hiç kuşkusuz, hikâyede ilgi çeken satırlar da, onun Atay, Erksan ve Giovanni Scognamillo için yazdıkları.
Halit Refiğ’e Mektuplar önemli bir yönetmenin dostlarıyla derinliğine hayran kalacağınız entelektüel, samimiyetiyle gözlerinizin dolacağı içten mektuplaşmaları.
DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ
Ivan Illich Şenlikli Toplum Ayrıntı Yayınları
Sinemis Adige Sun Karnında Güneş Olan... Sevda-Cenap And Vakfı
Gilbert Adair Şenlikli Bir Cinayet YKY
Mustafa Öneş Şiirsiz Pia Yayınları
Der.: Joan Konner Ateistin Kutsal Kitabı Notos Kitap
Paylaş