Paylaş
Halikarnas Balıkçısı’nı (Cevat Şakir Kabaağaçlı), kitaplarını okuduktan sonra tanıdım.
Hürriyet Yayınları’nın danışmanlığını yaparken rahmetli arkadaşım, yönetmen Adnan Semih Yazıcıoğlu ile onun kitaplarını yayımlamaya karar verdik. Yerli Yazarlar bölümünün yönetmeni ben olduğum için, İzmir’e gittim, onunla tanıştım.
Bazı kitaplarının basılmasını da sağladım. Böylesine coşkulu bir insan az gördüm. Daha önceki yazılarımda da sözünü etmiştim. Turgay Gönenç’in evinde gece yarılarına kadar süren günlerde türküsünü dinledim, zeybek oynayışını seyrettim. Yaşamını birçok okur bilir, özellikle onun Bodrum’u yoktan var ettiğini bir kez daha anımsatmak gerekir. Beni Bodrum’a da ilk kez o göndermiştir. Halikarnas Balıkçısı’nın cenaze töreninde halkın yoğun ilgisi, ona gösterilen sevgi ve saygının derecesini gösteriyordu. Demircan Türkdoğan’ın derlediği, ‘Anılarla Balıkçıya Merhaba’ kitabını, Halikarnas Balıkçısı’nı yeniden gündeme getirdiği için sözünü etmeye değer buldum.
Edebiyat dünyasındaki yeri irdelenirken hiç kuşkusuz onun tarihe, kültürümüze dair görüşleri de ortaya konulmalıdır. Böyle bir incelemeye gereksinim duyanların sayısı azımsanamayacak orandadır. Kızı İsmet Kabaağaçlı Noonan’ın imzasını taşıyan önsöz önemli bir temenniyle noktalanıyor: “Sana sürgün olarak gelen Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı Halikarnas Balıkçısı yapan sevgili Bodrum!”
Yıllardır sana gönül veren nice insanın yüreğine ışık serptin. Gün geldi mavinden, yeşilinden çaldılar. Gene de ışığın ve rengin solmadı, solmasın! Dilerim bundan sonra gelen Bodrum tutkunları, hiç olmazsa en az aldıkları güzellik kadar verip gidebilsinler.”
Demircan Türkdoğan da, Sunuş’una ondan bir alıntı koymuş:
“Yokuş başına geldiğinde Bodrum’u göreceksin, sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin, senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum’da bırakıp gittiler...”
Öner Yağcı’nın ‘Halikarnas Balıkçısı Aydınlığı’ (ve Romanları) yazısını, yaşamının çeşitli evrelerini öğrenmek için okuyun.
Yazıyı; ‘Balıkçı’nın Kendi Kaleminden Özgeçmişi’ izliyor.
Hamdiye Öz’den bir anı: “Etrafımızı sandallar sardı, köşeye dayanmış, gelenleri araştırıyordum. Bir Giritli gemici yukarıya bakarak, ‘Tu Cevat Bey’in haremi pu ine (nerede)’ diye sesleniyordu.”
Kızı İsmet Noonan’ın ‘Babam Balıkçı’ yazısını okuduğunuzda, onun coşkusunu, yaşamından izdüşümleri hangi kitabında bulacağınızı öğrenirsiniz. İlhami Bekir, Balıkçı’yı bakın nasıl anlatmış: “Onda öyle bir yürek var ki; kuşları, çiçekleri ve insanlarıyla yaradılışın sonsuz sevgisi, yakan, kül eden merhameti bu yüreğe dolmuştu da yine az gelmişti. Bu, ‘insan ve insanlık uğruna yanmak, tutuşmak, yok olmak istiyorum’ diye çırpınan bir yürekti.” Yazıyı Edip Cansever’in Halikarnas Balıkçısı’na şiirinden dizelerle noktalıyorum:
“Uğurladık bir sabah seni
Söz vermiştin geri döneceğine
Anladık bakınca aldandığımızı
Gerilerde küçük
Kıyılara doğru büyüyen ayak izleri
Ötelerde ama çok ötelerde
Kocaman bir gözyaşıydın ey usta deniz
Konuşuyordun, sözlerini bulamıyordun yalnız...”
(*)Anılarla Balıkçı’ya Merhaba, Derleyen: Demircan Türkdoğan,
Bilgi Yayınevi
Paylaş