KİTAP-LIK’ın aralık sayısı beni kırk beş yıl öncesine götürdü.
Fatih’te Onat Kutlar’la altlı üstlü aynı apartmanda oturuyoruz. Erdal Öz ile Muazzez Menemencioğlu, Ankara Radyosu için sanatçılarla konuşmalar yapıyor. Erdal’ın elinde mikrofon, konuştuğu sanatçılar hakkında benden, kuşakdaşlarımdan Nagra teybe görüşler kaydediyor.
Bazı dostlarım bizim evde, bazıları Onat’ın evinde konuşuyorlar.
Dergide yayımlanan Necmettin Türinay’ın hazırladığı Abdülhak Şinasi Hisar’la Radyo Sohbeti işte o programlardan birinin yazıya dökülmüşü. Büyük romancının sesini gizlice banda almışlar.
Yaşar Nabi Nayır, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Munis Faik Ozansoy, Ahmet Muhip Dıranas, Sermet Sami Uysal, Baki Süha Edipoğlu’nun yanı sıra ben de konuştum. Konuşmayı yayıma hazırlayan Türinay, benim adımın başına, dönemin genç eleştirmeni açıklamasını koymuş. Geçen zamanın üç kelimelik bilançosu.
Kayıt tarihi 6 Kasım 1962.
Program Hisar’ın vefatının (3 Mayıs 1963) ertesi günü yayımlanıyor.
ÇOK ihmal ettiğimiz, değerini çok sonradan anladığımız ama kanımca hálá anlatamadığımız Hisar’ın, sorulara verdiği cevaplardan bazılarını yazıma alacağım. Has, sahih romancılığını bir kez daha anımsatayım diye.
"Önemli olan sizin yapacağınız hikáyedir. Yani sizin anlattığınız hayattır. Yahut yazdığınız insandır. Yani tekrar edersek, Fahim Bey’in kendisidir.
Muazzez Menemencioğlu soruyor:
- Çamlıca’daki eniştemiz neyiniz oluyordu?
Hisar yanıtlıyor:
- Halamın kocası."
Arşivlerde duruyor mu bu konuşmalar, acaba. Yazarları geçmişten bugüne tanıtan belgelerin önemini yeterince biliyor muyuz?
O konuşma dizisinde daha birçok kişi olduğunu belleğimin derin kuyusundaki çalkantılardan hissediyorum.
Behçet Necatigil, Fazıl Hüsnü Dağlarca...
Dağlarca konuşmazdı, sanırım onun şiirlerini Baki Süha Edipoğlu okudu, sonra da spiker imza, diyordu, ardından kendi sesiyle Dağlarca, Fazıl Hüsnü Dağlarca diyerek programa katıldığını belirtmiş olurdu.
* * *
GEÇMİŞ zaman olur ki hayali cihan değer sözünün yeri mi, yoksa Andre Gide’in, "Anımsamak dertlenmektir" sözü mü daha doğru?