İSTANBUL kültür ve temaşa tarihini simgeleyen binalar onarılmalı ama yıkılmamalı.
AVM’lerle ilgili yazımda, eski Şehir Tiyatroları’nın da yeniden yapılmasını önermiştim. Mesele Emek Sineması’nın yıkılması değil, mesele bu binaların yaşatılması. Bu yaşatılma deyimini nostaljik bir anlamda kullanmıyorum, o yapının işlevsel hale gelmesini bekliyorum. Radikal’de binanın kurtarılması konusundaki çalışmaların önderi Atilla Dorsay, sinemalardan söz ediyor, ben onlara tiyatroları da ekliyorum. Aslında bizim kültürel adalara ihtiyacımız var, bir insan bu adanın sınırları içine adım attı mı, sinemadan tiyatroya, müzik mağazasına, kitapçıya kadar her kültürel gereksinimini karşılayabilmeli. Hiç kuşkusuz galeriler, sergi salonları da dahil. İstanbul Film Festival Direktörü Azize Tan, “Burası İstanbul’un merkezinde bir kültür adasına dönüştürülebilir” diyor. Gerçekten de Beyoğlu, sadece bir eğlence, bir vakit geçirme merkezi olmamalı! Eğer bu binaları, Emek Sineması gibi yerleri yıkarsanız, kişiliğini, özelliğini, tarihi önemini kaybeder bu muhit.
ÇALIŞMALAR, protestolar, toplantılar ne kadar etkili olacak? STK’ler ne derecede etkili olacak? Bu girişimlerin ben sonucunu değerlendiririm. Çünkü bazı çalışmalar, örgütlenmeler, ilerideki mimari kırılmanın önlenmesine de örnek olur. Yavaş yavaş Beyoğlu’na eğlence, kültür mekânlarından bir örnek kalmayacak. Eski yapıları sadece fotoğraflarda göstereceğiz. Elbette bazı hanları, apartmanları yıkamayacağız! Yıkmayacağız demiyorum, yıkamayacağız. Ama biliyorum ki ilk fırsatını bulduklarında onlar üzerine de planlar yapılmaya başlanacak! İnşaatı üstlenen şirket, salonu yukarı kaldıracaklarını söylüyor, mimar olmadığım için bunun nasıl gerçekleşeceğini, inandırıcılığını bilemiyorum, mimar olduğu için gerçeklik derecesini ancak Atilla Dorsay anlayabilir. Bir arkadaşım Barcelona’daki tarihi boğa güreşi arenası için böyle bir yükseltme yapıldığını söyledi. Aynı başarıyla uygulanabilmesi mümkün mü, sanmıyorum. Açıklanmasını bekliyorum. Kültür adaları deyiminin gerçekleşmesi için İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ile ilçe belediyelerinin bir araya gelip geniş bir plan yapması gerekiyor. Sultanahmet kültür adası kimliğini koruyor. Turistik bir alan olma özelliği yanı sıra. Beyoğlu’nda bunca otel yapılıyor, bunca ikametgâh yükseliyor, bunların kültürel gereksinimleri nasıl karşılanacak? Sadece kitapçılar ve kafelerle mi? Gelenlerden kimse merak etmeyecek mi, Beyoğlu’nda nasıl, nerelerde eğlenilirdi, tiyatro, sinema binası hangileriydi? Bu sorulara yanıt verilmeyince, kültür başkenti sözü lafta kalır.
EMEK SİNEMASI bir simgedir, onun için yıkılmamalı ve yeniden kullanıma açılmalıdır.