ÜNLÜ orkestra şefi Riccardo Muti, Şikago Senfoni Orkestrası’nın yeni patronu oldu. Bir müzik dergisi(*) bu haberi kapak yapmış ve Muti’yle uzun bir röportaj yayınlamış.
Şikago Senfoni Orkestrası, yıllardır onun şefliğini yapan Georg Solti ile birlikte anılır. Solti, o orkestrayla tam dokuz yüz doksan dokuz kez konser vermiş. Muti’nin söyleşisindeki bir cümle yazımın esin kaynağı oldu: “Johannes Brahms’ın çalışma odasında üç bestecinin fotoğrafı varmış: Bach, Beethoven ve Cherubini.” Bir bestecinin seçimi, onun müzik tarihine bakışını özetliyor. Onları her an karşısında görmek istiyor. Belki de onun esin kaynakları. Benim gazetedeki çalışma odamın duvarında uzun süre Sadi Bektaş’ın yaptığı, çok sevdiğim, illüstrasyonla karikatür sanatının birleştiği bir baykuşum vardı. Taşınmalar sırasında kayboldu, çalındı demeye dilim varmıyor. Çaldıysa sanattan anlayan, iyi bir yapıtı algılayan biri aldığı için güle güle baksın diyorum. Şimdi başımı kaldırdığımda karşımda Turan Erol’un Bodrum resmini görüyorum, yağmurda, karda kapalı havada odama o resimden güneş doğuyor. Ben evimin duvarına hâlâ Saatli Maarif Duvar Takvimi’ni asıyorum. Yılın birinci gününden itibaren. ¡ ¡ ¡ BİRİNİN çalışma odasına girdiğimde, masasının üstündeki çerçevelenmiş fotoğrafa/fotoğraflara bakarım. Herkesin gözü kayar. Genelde aile fotoğrafları vardır, ana baba çocuk/çocuklar. Çekirdek aileden bir görüntü. Bütün gün o masanın başında çalışanın onları özlemesi olağan. Ne yazık ki benim masamın üzerinde kimsenin fotoğrafı yok. Zaten koyacak yerim de yok ki. Kalemler, dergiler, kâğıtlar, notlar, kitaplar, CD’ler masamı öylesine işgal etmiştir ki... Eskiden masalarda masa takvimi vardı, oraya not alınırdı, hatta kâğıttan tasarruf için arkasına bile yazılırdı, masa ajandası da masanın vazgeçilmez aksesuvarlarındandı. Bir de tampon adını verdiğimiz, mürekkep kurutma kâğıdının takıldığı alet. Zarf açacak bir bıçak, evde fildişi bir kâğıt kesme bıçağım var. Zarfları yapıştırmak için bir sünger. Şimdi her şey elektronik, ya elektronik ajandanıza kaydediyorsunuz ya bilgisayarınıza. Benim masamın üstünde eski her şey duruyor. Duvara fotoğraf asmak, tablo koymak acaba kitaplıkları olanlar için mümkün mü? Ben mümkün görmeyenlerdenim. Çünkü kitaplar arasında yer nasıl açacaksınız, açsanız da garip durur. Ama kitaplık yoksa bembeyaz duvar da insanın içini sıkacaktır. Sadece oda duvarlarını mı konuşacağız? Duvar resimlerinden söz etmeli miyiz? Elbette o blokları, siteleri o duvar resimleri güzelleştirir. ¡ ¡ ¡ KİMİN fotoğrafını her zaman görmek istersiniz? Bu sorunun yanıtı sizin sevgi skalanızı gösterir mi? Şüpheliyim. Odanızdaki, masanızdaki fotoğraflara bir de bu açıdan bakın.
(*) Riccardo Muti, Chicago’s New Boss, The Force of Destiny, Oliver Condy, BBC Music, September 2010, s. 26.