Paylaş
Müzikali sevenler Cats’i kaçırmasın. Cats gerçekten türünün en başarılı örneklerinden biri. Ünlü ve iyi müzikallerin çoğunda olduğu gibi Cats’in de bestecisi Andrew Llloyd Webber. Metin de dünya edebiyatının büyük ustalarından T. S. Eliot’ın “Old Possum’s Book of Practical Cats” kitabından uyarlanmış. Eliot bu kitabını çocuklar için yazmış ama büyükler de aynı oranda ilgi göstermiş.
Kedilerin kimlikleri ile insanlar arasında bağlantı kurmanın zevkine diyecek yok! Tehlikeli bir sözcük ama ‘paralel’ bir seyretme keyfi de yaratabilirsiniz. Hem iyi bir müzikali seyredebilmek/dinleyebilmek hem de salonun akustiği konusunda bir karar vermek için gittim. Zorlu Center’ın salonunu ve stüdyo kayıt yerlerini gezdim, genel müdür Ray Collum’la tanıştım. O da bir ses sanatçısı, projelerini dinledim, böyle bir salonu gereğince değerlendirebilecek bir bilgi ve deneye sahip olduğunu fark ettim.
Müzikalleri sahneleyecek bir salon yoktu Türkiye’de. Zaten halihazırda iyi, nitelikli salon ihtiyacını da hepimiz biliyoruz, bu açıdan da Zorlu Center’daki salon, müzikaller dışında başta operalar olmak üzere birçok etkinliğe sahnesini açacaktır. İleriye dönük projelerinde ünlü tenorların, grupların adlarını gördüm. Ayrıca birçok tiyatronun da burada seyirciye ulaşması, binaya sevimli bakmamın nedeni. Ayrıca bir sergi mekânı da var. Şimdi Mehmet Dere’nin Papercut çalışmalarını da görebilirsiniz.
* * *
KEDİLERİ oldum olası çok severim, kedi seven dostlarıma da sevgim yücedir. Son birkaç yıldır, farklı bir kedi tecrübesi yaşıyorum. Her ne kadar ‘sokak kedisi’ olsa da asansörü kullanarak, üst katlara çıkan ve her sabah bizim kapının önündeki kaptan mamasını yiyen kedi -kedimiz diyebilir miyim bilmiyorum- bütün binanın gözbebeği... Ne mamasını ihmal ediyorum ne suyunu, sokak kedisi saysanız da onun gece yatacağı yerin de sorumlusu benim. Eğer bir gün ihmal edildiğini düşünürse, kapımın önüne gelip bunu belli ediyor. İçeriyi dolaşıyor, benimle birlikte aşağıya iniyor. Kedi sevgisi deyince, önce Bilge Karasu’yu anarak söze girmek gerekir: Neydi kitabının adı: “Ne kitapsız, ne kedisiz”.
Hocam Prof. Dr. İsmet Sungurbey’in kedi sevgisinin derecesini anlatmalıyım. Her sabah erkenden arabasının arkasına kedi mamalarını, ciğerleri doldurur, Yedikule’den Beyazıt’taki üniversiteye kadar, bildiği bütün noktalara kedi maması bırakırdı... Eşitlikçi anlayışı burada da kendini göstermişti, belli bir kediye kendini adamışlıktan çok, bütün sokak kedilerinin karnını doyururdu.
Hayvan Hakları için yaptığı çalışmalarını da unutmayalım.
Tomris Uyar’ın Kırlent adındaki kedisi, yerinden kımıldamayan ehl-i keyf bir dostumuzdu.
Baki Hoca’mızın (Abdülbâki Gölpınarlı) anlattığına göre Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin müdürü İsmail Saib Efendi’nin de kedi sevgisi meşhurmuş.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kedili fotoğrafı da gözümün önüne geliyor. Deniz Kavukçuoğlu’nun sevgisinden bir kitap çıkmıştı ortaya: “Kedi Gülüşü”.
Enis Batur da ‘özel ansiklopedisi’nin ilk kitabına “Kediler Krallara Bakabilir” adını vermişti... Dünya edebiyatından başka yazarların da kedi sevgileri meşhurdur...
Mark Twain’in bir fotoğrafında yavru kedi onun omzundan bakar dünyaya... Georges Perec’in de kedili fotoğrafı ünlüdür... Herman Hesse, Ernest Hemingway, Ray Bradbury, Samuel Beckett, Alan Gingsberg, Jean-Paul Sartre, Michel Foucault, Bukowski, Jack Kerouac, Joyce Carol Oates, William S. Burroughs ilk anda aklıma gelen ‘kediseverler’.
* * *
EDEBİYATIN en unutulmaz kedisini anımsatarak yazıyı noktalayalım: yüzü yok olup ‘gülümsemesi havada asılı kalan’ Alice Harikalar Diyarında’nın Cheshire’ı...
Paylaş