Paylaş
NEY'i dinlemeye başladığımda, dış dünyaya açık bütün pancurları kapatır, içimin aydınlığına tutunurum.
Nedense ney sololarını dinlemek pek müzik ádetinden değildir.
Ramazan gecelerinin iftar öncesi müziğinde birkaç dakika duyulur, sonra sesi gaiplerde yitip gider.
Bütün gün onun yarattığı ses atmosferinde yaşadım. Dünyadan soyutlanıp eski deyişle iç áleme dalmanın da rehberidir ney.
İki neyzenin üflemeleri uzun süre kulaklarımda yankılanıp duracak.
Neyzen Tevfik'in ‘‘Hiç'in Azáb-ı Mukaddes'i Neyzen Tevfik’’ adlı plağındaki neyini dinlediğinizde, bir sazın olağanüstülüğe yükselişini müziğe en az duyarlı kulaklar bile fark eder.
Niyazi Sayın'ın Sadá'sıyla neyle beraberliğimi sürdürdüm.
Mevlana'nın Mesnevi'sinin başındaki bir bölüm, ney'in sırrını nasıl da yüzyılların eskitemediği ustalıkla dile getirmiş:
‘‘Dinle bu ney, nasıl şikáyet ediyor, ayrılıkları nasıl anlatıyor?
Diyor ki; beni kamışlıktan kestiklerinden beri, feryadımla erkek de ağlayıp inlemiştir, kadın da...’’
* * *
NEY kara plaklarını, sonra CD'lerini yurtdışında buldum, Paris'te Fnac'ta.
Ankara Radyosu'ndan dinlediğim Hayri Tümer'in plağını görür görmez aldım. Üzerinde Türk Flütü yazıyordu. Daha sonra Kudsi Erguner'in CD'lerini oradan edindim.
Gene radyodan dinlediğim Süleyman Erguner'in ney'i kulaklarımda.
Gariptir. Bir Türk müziği sazının kayıtlarına dışarda kavuşmuştum.
Neyzenler kendi sazlarının sesine kapanmışlardır, topluma, siyasete isyan eden Neyzen Tevfik'in dışında.
Belki de benim uydurma yorumum. Bazı sazları çalanın kendilerine teslim olmasını isterler. Dinleyenlerin de. Ney'de bu duyguyu çok hissetmişimdir.
Neyzen Tevfik'in yaşamı, kudret, iktidar ve para peşinde birer maraton kurbanı olan kişilere acaba ne söyler?
İç dünyanın önemini, zenginliğini şiiriyle, neyiyle, hele yaşamıyla insanların yüzüne vuran Neyzen Tevfik'i bugün dinlemek kadar okumanın da bir ruh ve insanlık terbiyesi olduğunda ısrar ediyorum.
Neyzen Tevfik'in, ney'i ilk dinlediği geceyi anlattığı satırları okurken bir mitoloji kahramanının ulaşılmazlığını gördüm onda:
‘‘Ben babamın dizinin dibinde çocuk ruhumun olanca gücüyle dikkat kesilmiş, bu düdüğü dinliyordum. Dinledikçe de -Tanrı bilir- bir daha aslıma dönmemek üzere kendimden geçmiştim.’’
Onun ney'ini dinlerken ben de bu ruh halini yaşadım.
Yahya Kemal bir dizesinde ‘‘Tavsifi musikiye bırakmayı dilediğini’’ yazmıştı.
En iyisi, Neyzen Tevfik'i dinleyin, belki bu yazı o zaman bir anlam kazanır.
* * *
ELİNDE ney'i boynunda asılı káğıtta Hiç yazan bir fotoğrafı var Neyzen Tevfik'in.
Her şey olmak çok kolaymış ama Hiç olmak ne zormuş.
Paylaş