Cumhurbaşkanı, konuşmasında kimlerden alıntı yaptı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün Medeniyetler İttifakı’na katılanların onuruna verdiği yemekteydim.
Yemeğin başında bir konuşma yaptı. Bu tür konuşmalarda beni konuşmacının kendi sözleri kadar, hatta daha çok, kaynak gösterdiği kişiler de ilgilendirir.
Cumhurbaşkanı dün, tarihin olumlu sayfalarında yer alan dört kişinin sözleriyle konuşmasını güçlendirdi.
Yunus Emre, Atatürk, Mahatma Gandi, Martin Luther King.
Dördü de insan kavramına dar ölçülerden bakmayan, daha o günden küresel ilkeleri keşfetmiş kişilerdi. Çok söylenildiği gibi, Cumhurbaşkanı da Türkiye’nin Batı ile Doğu arasında bir köprü olduğunu belirtti. Medeniyetler İttifakı’nın Türkiye-İspanya ortaklığında gelişmesi konusunda okur/yazar bir diplomat dostum, ilgi çekici bir saptamada bulundu.
İspanya’da solcuların geleneğe sahip çıkıp, İslam’ın getirdiklerini olumlu açıdan tartıştıklarını söyledi.
Değişik bir bakış açısı.
Bir de çok dikkatimi çeken bir olaydan söz etti.
Gabriel Garcia Marquez ile Clinton zaman zaman buluşurlar, konuşurlarmış. Marquez,Clinton’ın sekiz yıllık iktidarından sonraki karşılaşmalarını şöyle anlatmış.
"Onu metal yorgunu gördüm."
Acaba bir politikacı bunu fark eder mi, yoksa fark ettirirler mi, fark edenler ise söyleyemez mi?
Benim için cevapsız sorular.
* * *
HER çağda, uygarlık kavramı yeniden tanımlanmalı.
Değişen değer yargıları, dünyanın iletişim açısından küçülmesi belki de bir ittifaktan çok pek de sevmediğim ama yüzyılın gerçeği fusion’ı mu gerekli kılıyor?
Artık eskisi gibi uygarlıkları belirleyici öğeler çok net değil. Keskin çizgilerle ayrılmıyor.
Müzikte, edebiyatta rastladığımız bu gidip gelmeler, elbette devlet yönetiminde de, insanların birbirini anlamasında da etkin bir rol oynuyor.
Ancak Medeniyetler İttifakı kavramının yerleşmesi, yaygınlaşması için edebiyatçılara, sanatçılara ihtiyacımız var. Bir zevk asgari müşterekinin sağlanması, gelişmenin bence ilk koşulu. Çeşitlilik içinde birlik bugün uygulanıyor.
Felsefecilerin çalışması, siyasetçilerin önüne geçmeli. Bazı kavramların içi doldurulmalı. Biçimin güzelliği içerikle güçlenmezse, gittikçe bu girişimin havı dökülür.
Dolmabahçe Sarayı’nda verilen yemeğin müzik bölümünden söz etmeliyim. Ekibin seçimi de, icra edilen parçalar da isabetliydi.
Tahir Aydoğdu (kanun), Bilgin Canaz (ney), Hakan Ali Toker’den(piyano) oluşan Tanini Trio; bizim müziğe çoğulcu yaklaşımımızı gösterdiler. Trio’ya konuk sanatçı olarak İzzet Kızıl (perküsyon) katılmıştı.
Programın niteliğini değerlendirebilmeniz için çalınan bestecilerin adlarını yazmalıyım.
Cinuçen Tanrıkorur, Astor Piazzola, Refik Talát Alpman, Aleko Bacanos, Hacı Arif Bey, Çaykovski, Mesud Cemil, Bach, Reşat Aysu, Eric Satie, Ömer Altuğ, Hüseyin Saadettin Arel, Tanburi Cemil Bey.
* * *
PROGRAM bir karmaşayı değil, bizim olması gereken zevk haritasını çiziyordu.