"Sokak, bir şehrin taşrasıdır. Sokak, şehir içinde bir kasabadır. Şehir güneşse sokak gölgedir."
Neden sokağa küçültücü bir anlam yüklemişiz.
Sokak çocuğu, sokak kızı gibi. İnsan derecelendirmelerinin aşağı sıralarına indirmek için mi? Orhan Kemal’in Sokakların Çocuğu’nu anımsatmalıyım.
Ara Güler, Betonlaşmış Bir Sokağın Anısı Bile Olamaz yazısında; "Sokağın sonunda ya yakınınız bekliyordur, ya da dostlarınız" diyor.
Tahsin Yücel, yıllardır oturduğu Operatör Raifbey Sokak’ını anlatırken, sokak adı değiştirmelerinin de ironisini yapmakta:
"Ama, belli mi olur, gün gelir bir ağa çıkar, üç satırlık bir kararla Operatör Raifbey’i Profesör Tahsinbey’e dönüştürür, onu da rezil eder, beni de."
Sokak adlı ne kadar çok kitabı hatırlıyorum.
Oktay Rifat’ın Perçemli Sokak’ı Karaköy’de sevdiğim bir sokak adıdır.
Attilá İlhan’ın Sokaktaki Adam’ını... Halide Edip Adıvar’ın Sinekli Bakkal’ı bir sokağın romanıdır. Sokağın Dili Olsa’da, James Baldwin ne güzel dile getirir sokağı.
* * *
OTURDUĞUNUZ, geçtiğiniz sokağa bir başka lezzetle bakacağınız yazıları, ben Murat Yalçın’ın hazırladığı, "İstanbul Sokakları, 101 Yazardan 100 Sokak" kitabından okudum.
İstanbul Sokakları, 101 Yazardan 100 Sokak, Hazırlayan: Murat Yalçın, Yapı Kredi Yayınları.