Büyük birader kim

DÜN akşam birlikte yemek yediğim işadamı bir dostum, artık işlerinde telefonu kullanmadığını, müdürleriyle yüz yüze konuştuğunu söyledi.

Durum bu derece vahim ve muhaberat güvensizliği kol geziyor. Herkes birbirini şöyle uyarmalı: "Sus, yerin kulağı var."

George Orwell’in (1903-1950) ürkütücü kitabı Bin Dokuz Yüz Seksen Dört (1949) için neler yazılmıştı?

"Her şeyin tümüyle devletin denetiminde olduğu, belirsiz ve muhalefetsiz bir toplum tehlikesine karşı yürekten uyarı.

Gerçeklerin, doğruların saptırıldığı, konuşma özgürlüğünün yok edildiği modern dünyayı protesto ediyor."

Yukarda okuduğunuz satırlar romanı mı anlatıyor, yoksa bir günlük gazeteden alıntı mı diye zamansızlık tereddüdüne düştüm.

Bugün yaşadıklarımızın ta kendisi.

Her yetkilinin kulağının büyüdüğü, büyütüldüğü bir dönem yaşıyoruz. Altmış yıl öncesinden Orwell, bugünkü Türkiye’yi anlatmış adeta.

"Büyük birader bizi gözetliyor!" sözü özgürlüğü kısıtlamanın özet bir cümlesiydi.

Ne yazık ki bugün bu söze bir cümle daha eklemek zorundayız:

"Büyük birader bizi dinliyor!"

Acaba romanda anlatıldığı gibi, bizi gözetleyenler, dinleyenler Doğruluk Bakanlığı’nın kurallarını duvarımıza asmamızı mı istiyorlar?

İşte o sözler:

"SAVAŞ BARIŞTIR ÖZGÜRLÜK KÖLELİKTİR BİLGİSİZLİK KUVVETTİR"


NE yazık ki, büyük kulaklar bir gerçeği göremiyorlar. Dinleyen herkes aynı zamanda dinlenir, büyük birader hiyerarşisi her zaman değişebilir. Bazı eylemler vardır ki başlatma yetkisini elinizde tutabilirsiniz ya da tuttuğunuzu sanırsınız ama bitirme, sonlandırma yetkisine sahip olamadığınızı unutursunuz. Ne güzel sözdür, "Dinleyen kendini dinler," derler.

Lady Gregory’nin Kulaktan Kulağa kitabını anımsatalım. Basit, sıradan, günlük bir olay kulaktan kulağa ulaşınca anlamı tamamen değişir ve bir kavgaya yol açar.

Dinleme kavramı hem trajik hem komiktir.

Stefan Zweig’ın olağanüstü lezzetli, öğretici biyografi kitabı Joseph Fouche’yi sık sık okurum. Fransız edebiyatının büyük yazarı Honore de Balzac, Fouche için "Napolyon’dan daha fazla güce sahipti" diye yazmış. Ama sürgünde öldü.

Büyük biraderin Fouche’nin hayatını okumasını isterim. Kullanma, kullanılma kavramının çift yüzlü kesici özelliğini kara kara belki düşünür diye.

* * *

BÜYÜK yazarlar her zaman bizim için düşünme önderleridir, o yüzden edebiyatın, sanatın gücüne her zaman iman etmişimdir.

Güncel okuma tavsiyeleri:

Bin Dokuz Yüz Seksen Dört, George Orwell, İngilizce aslından çeviren: Nuran Akgören, Can Yayınları.

Joseph Fouche, Bir Politikacının Portresi, Stefan Zweig, Almanca aslından çeviren: Gülperi Sert, Can Yayınları.
Yazarın Tüm Yazıları