Paylaş
Okurlarım bilirler elimden geldiğince yanıtsız bırakmamaya özen gösterdim bu e-postaları. Eğer faydalı olduğuna inandığım bir konuyla ilgiliyse, köşemde paylaştım, başka okurlarımın dikkatine sundum. Uyarılarda, hatırlatmada bulunanları da aynı şekilde... Her ne kadar yayımlamasam da, zaman zaman sitem eden, hatta cezai yaptırıma yol açacakları da yanıtladım muhakkak!
Gelen eleştiriler arasında, en kendinden emin olanların tezleri şuydu:
“Ülkenin hali, toz duman olmuş gündeminden söz etmek yerine, sanata, kültüre, edebiyata yer verip, bu alanda harcanan emeğin, ayrılan vaktin, yazının gereksizliği” vurgulanıyordu.
Bu tür, siyaseti, günübirlik yaşamı öne çıkaran yüzeysel militanları ikna etmek için çok çaba harcadım. Başarabildim mi bilmiyorum.
En azından, bir gün benim değil, kültürün haklılığını kabul etmelerinde bu yazıların etkisi olduğu kanısındayım.
Şimdi yılın sonuna gelmişken bir muhasebe yapmak için, bazı soruların cevabını kendinize vermenizi isteyeceğim sizden...
Sevgili okurlar, bütün gün toplumsal/siyasal sorunları mı düşünürsünüz?
Yürüdüğünüz sokakta bir kitapçının önünden geçerken vitrine bakıyor musunuz? Hangi kitapları okudunuz bu yıl? Hangi CD’leri dinlediniz? Birçoklarının içinden çıkmadığı AVM’lerde son derece konforlu sinema salonları var, kaç filme gittiniz? Hangi konserlere gittiniz, hangisini beğendiniz?
Resmi ve özel müzelerde açılan sergilerden hangileri ilginizi çekti?
Bienal’i gezdiniz mi?
Bu sorular elbet çocuklarınızı da kapsıyor, onları sanatsız mı bırakıyorsunuz? Yoksa çocuğunuza bir kitap okumak yerine, ‘Aman evladım, başka zaman, zaten gündem karışık’ deyip televizyonlarda tartışma programları mı takip ettiniz? Armağanlar listenizde kitabın, CD’nin, konser/sergi/sinema biletinin yeri ve yüzdesi kaç acaba?
Hiç özel hayatınız yok mudur? Sizin bütün güncenizi politikacılar mı belirler?
Bu sorulara verdiğiniz cevaplar hâlâ gündemin etkisindeyse; renksiz, başkalarının, özellikle politikacıların tayin ettiği, taşeron bir ömür sürüyorsunuz.
Benden söylemesi!
* * *
BU sorulara verdiğiniz cevaplar, sizin nasıl bir çağda, nasıl bir dünyada yaşadığınızı belirleyecek... Evet oranı düşükse gelecek yıl için hayatınızı değiştirmenizi tavsiye ederim.
Yazarlar, sanatçılar dünyayı ve Türkiye’yi, sizi, beni yazdılar. Birçoğu yıllar öncesinden bugünü anlattılar... Örneğin ‘1984’ü, ‘Biz’i, ‘Fahrenheit 451’i okuyanlar veya izleyenler edebiyatın/sanatın gücüne tanık olmuşlardır...
Benim gündem konularımdan birisiydi örneğin. Siz hiç dikkat ettiniz mi? Size bir baraj sorusu: Yılmaz Erdoğan’ın yönettiği ‘Kelebeğin Rüyası’nı seyrettiniz mi? Edebiyatla sinemanın birleştiği başarılı bir filmdi.
Yılmaz Erdoğan, Zonguldak’ta yaşayan ve genç yaşta ölen iki şair Rüştü Onur (Mert Fırat) ve Muzaffer Tayyip Uslu’nun (Kıvanç Tatlıtuğ) yaşamöykülerini konu almıştı filminde. Kendisi de edebiyat hocası, usta şair Behçet Necatigil’i oynuyordu. Film yabancı dalda Oscar aday adayı bile oldu!
Baraj sorusunu geçenlere soruyorum; seyrettiyseniz ve beğendiyseniz Behçet Necatigil’in kitaplarını, şiirlerini yeniden okudunuz mu? Sadece o mu; Rüştü Onur’un, Muzaffer Tayyip Uslu’nun kitaplarını aldınız mı? Örneğin Salah Birsel’in eşsiz ‘Rüştü Onur’ kitabını okudunuz mu? Muzaffer Tayyip Uslu’nun şiirleri ‘Şimdilik’i edindiniz mi? İbrahim Tığ ve Leyla Şahin’in hazırladığı ‘Rüştü Onur: Mektubun Avucumda-Bilinmeyen Mektupları ve Şiirleri’ kitabını ve diğer kitapları okudunuz mu?
* * *
BENİM siyaset ve toplum anlayışımda ‘kültür ihmalinin affı yoktur!’
Siyasal bahanelerle sanatı, kültürü, edebiyatı yok sayan, onu ihmal edenleri bağışlayamam. Unutmayın, her sorguya çeken bir gün sorgulanır!
Tüm ülkeye sağlıklı, mutlu, kültür ve sanat dolu bir yıl diliyorum.
Paylaş