BATI’ya yönelen yüzümüzün ruh dünyasında ne vardı? Neyi dinlerdik?
Emre Aracı’nın Boğaziçi Mehtapları’nda Sultan Portreleri CD’sini dinlerken, Batılılaşma tarihini müzikten çıkarmaya çalışıyorum. Bana en doğru yol ve yöntemlerden biri de bu geliyor.
Doğu’yla Batı’nın hem çelişkisini hem çeşitliliğini yaşadı sultanlar, hayatlarının her anında, kararlarında ve hatta kulaklarında bile. Acaba evimizdeki müzikle saraydaki müzik bizi bir tercihe zorluyor muydu? Hepimiz bu soruyu cumhuriyetin ilanının ilk yıllarına kadar götürebiliriz.
Bizim parçalı zevkimiz, özgünlüğümüzdü, farklılığımızdı. Kategorilere ayırmanın gerçekçi bir anlamı var mıydı? Bölünmüş yaşama biçimimizi, çoksesli bir portede özetleyebilir miydik?
On dokuzuncu yüzyılda başlayan, önce sarayda yankılanan çoksesli müziğin ezgileri, cumhuriyette salonlara taştı.
Bir ülkenin müzik tarihini bilmeden, değişim serüvenini öğrenemiyorum. Ses yordamıyla bir Batı yolculuğunun, bazen caddelerde, bazen patikalarda süren haritasını çıkarabilmek için Emre Aracı’nın iki CD’sini hafta boyunca yeniden CD çalarıma koydum:
‘Osmanlı Sarayı’ndan Avrupa Müziği, Savaş ve Barış: Kırım 1853-56.’
Her gün AB üzerine bir yazı yorum okuyorsunuz, biz ne zaman Avrupa’nın çoksesli müziğini benimsedik, sevdik, ilgi gösterdik sorularının yanıtını bulabilmek için, bu pazar adını verdiğim bu CD’leri dinleyin, kafanızdaki ve tarihimizin kaleydoskopundaki renk ve biçim değişmelerini daha iyi anlayacağınız kanısındayım.
* * *
BU üç CD’nin de bizim kulaklarımıza ulaştırdığı bir müzik sentezi var. Hepsinde de Doğu dünyasının duyarlılığını, şarkın kendine dönük ruhunu buluyorsunuz.
Osmanlı ve Batı... İkisini bir arada düşündüğümde bugün Türkiye’nin Avrupa’ya çok daha yakın olduğu düşüncesine kapılırım.
Batı müziğini, çoksesliliği saray benimsedi, hatta içlerinden besteci devlet adamları, valide sultanlar, padişahlar çıktı.
Acaba Giuseppe Donizetti Paşa ile Callisto Guatelli Paşa olmasaydı, saray erkánı Batı müziğini öğrenmek ister miydi?
Tarihte rastlantı ile bilinçli seçim arasındaki ince çizgiyi hele müzikte ince ince pek araştırmam.
Osmanlı Sarayı’ndan Avrupa Müziği’ndeki hoş bir parçayı ayrı bir tatla dinledim. Emre Aracı’nın bestelediği Türk Büyükelçisinin Merasim Marşı’nı. Aracı, bunu Büyükelçi Özdem Sanberk ve Bayan Sanberk’e ithaf etmiş.
Aynı CD’nin küçük albümündeki Önsöz’ünde bize değerlendirme ölçütü de sunmaktadır:
‘Şu da belirtilmelidir ki, bu eserler belirli bir dönemin bilinmeyen tarihini yansıtmakla kalmamakta, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun on dokuzuncu yüzyıldaki sosyolojik yapısına da önemli bir ışık tutmaktadır.’
* * *
ÇOKSESLİ müzik yolunda vardığımız yeri, Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugüne Batılılaşmada müziğin yeri konusunda kısa bir geziye çıkaracak bu CD’ler. Üçü de Kalan Müzik tarafından çıkarıldı.