DİVRİĞİ’de gün batmak üzere. Bildiğimiz kahvelerden biri. Kaset teyp sonuna kadar açılmış, herkes susmuş, bir opera aryası dinliyorlar.
İyi müziği, Sivas’ın bir ilçesinde bile kulaklar fark eder, sever.
Sevgili dostum fotoğraf sanatçısı Şemsi Güner anlattı.
Şemsi, 1985 yılında UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne aldığı Divriği Ulu Camii’nin Taç Kapısı’nın önünde, güneşin buraya vuruşunun her anını saptayabilmek için, güneşin doğuşundan akşam batışına kadar durmadan fotoğraf çekiyor.
Kendisi de şan öğretimi almış, opera meraklısı dostumun otomobilinin kasetinde, bariton Titta Ruffo (1877 - 1953), Giuseppe Verdi’nin (1813 - 1901) Il Travotore’den aryalar söylüyor.
Çevresinde dolaşan, oynayan çocuklar bu sese kulak kesilmiş... Aryanın sesini ara sıra basılan deklanşörün sesi kesiyor.
Bir aralık çocuklardan biri, Şemsi’ye yaklaşıyor, "Amca bu kaseti bana verir misin?" diyor, o da biraz şaşırsa da çocuğa kaseti veriyor.
* * *
GÜNEŞİN altında geçirdiği yorgun bir günden sonra, fotoğrafçı dostum ilçenin merkezine iniyor, bir kahveye giriyor, demli bir çay içip yorgunluğunu giderecek.
Başta ocakçı olmak üzere kahvedeki sessizlik dikkatini çekiyor. Kulağını cızırtılı gelen teybin sesine yönelttiğinde duyduğuna inanamıyor.
Biraz önce çocuğa vermiş olduğu Titta Ruffo kasetini dinliyorlar. Ruffo için de, müzik eleştirmenleri şöyle söyler: "O bir ses değil bir mucizedir."
"Eh" diyor, Şemsi, "Bütün günün yorgunluğu geçti."
İyi bir müziğin nerede olursa olsun, insanoğlunu nasıl etkilediğinin unutulmaması gereken bir örneği.
Nemrut’ta, İshak Paşa Sarayı’nda, Mardin’de, Diyarbakır’da Anadolu’nun çeşitli yerlerinde verilen konserleri neden savunuyorum: Bu ses uygarlığını savunduğumdan.
Kars’ta Ani’de verilen konserlerden sonra yaşlı bir kadına nasıl bulduğunu, beğenip beğenmediğini sorduklarında, yarının değerini bilen bir cevap veriyor:
"Ben pek anlamadım ama torunlarım sevmiştir, yarın onlar bu müziği dinleyecek."
Yazın sadece deniz kenarlarında festivaller, konserler verilmesi yeterli değil. Tatil yörelerinde düzenlenen festivalleri, konserleri elbet destekliyorum, yararına inanıyorum.
Ama Divriği’nin bir kahvesine bu müziğin ulaşmasını çok daha önemli ve gerekli buluyorum.