MONTEPASCHİ Mens Sana Basket Siena takımının takvimini bana spor müdürü Esat Yılmaer gösterince çok hoşuma gitti.
Dünkü Hürriyet'te onunla ilgili haberi okumuşsunuzdur.
Takvimin en üst başlığı Ma Che Musica... (Ama hayır müzik var.)
İlk sayfada takımın koçu Ergin Ataman, elinde bagetiyle şef kürsüsünde.
Her sayfada bir sporcu. Belden aşağılarında basket şortları, spor ayakkabıları var. Vücutlarının üstüne de smokin ceketi giymişler, hepsinin elinde bir müzik enstrümanı.
Klarnet, kontrbas, piyano ve zil.
Basket sporunu sevenlerin duvarlarını süsleyecek güzel bir takvim. Yalnız sporu sevenin mi? Hayır, aynı zamanda sanatı sevenlerin de duvarlarını süsleyebilir.
Yaratıcılığın her alandaki izdüşümleri beni etkiler.
Her yıl Frankfurt Kitap Fuarı'nda mutlaka ziyaret ettiğim stantlardan biri de, takvimlerin sergilendiği bölümdür.
Otomobillerden ünlü ressamların tablolarına, kuşlara, köpeklere, kedilere kadar olağanüstü güzellikteki fotoğraflar, takvimi bir sanat eserine dönüştürmüştür.
Sporla sanat artık el ele yürüyor, dünya futbol şampiyonasının açılışında Pavarotti'nin Puccini'nin Turandot operasından söylediği Nessun Dorma aryası öylesine popüler oldu ki, ondan sonra CD dolduran çoğu genç tenorlar bu aryayı söyledi.
* * *
YURTDIŞINDAKİ kitapçılarda, daha kasım ayından itibaren hobilerimizi karşılayan duvar takvimleri, masa ajandaları satılır.
En sevdiğim, edebiyatçıların yer aldığı ajandayı almadan yapamam. Onun içinde ünlü, önemli yazarların, şairlerin fotoğrafları, ölüm ve doğum tarihleri, eserlerinden birkaç dize ya da satır bulunur.
Hep düşünürüm, bizim ülkemizde neden böyle hobilerimize cevap veren, incelikli ajandalar yapılmaz diye.
Duvar takvimleri neden bu kadar çeşitli değildir?
Türk yazarlarının, sanatçılarının yer aldığı böylesine çalışmalar, estetik anlayışımızı geliştirmez mi?
* * *
TAKVİMLERİ zevkli hale getirelim. Sadece günleri takip etmek için kullanmayalım.